tisho gayet kaliteli is cikariyor bence. not kismina yazin isteklerinizi de. basarililar.

bi tişört için silkscreen baskı yapabilecek biyer olabileceğini sanmıyorum. dijital baskı bulabileceğini de sanmıyorum çünkü bitmiş ürüne dijital basılmaz parça kumaş olması lazım onun içinde tişört daha dikilmeden baskısını yapmak gerek. olsa olsa transfer baskı yaptırabilirsin oda biliğimiz ütü ile baskı tekniği ki hem dayanıksız hem de konforsuz olur. Öneri : baskı zaten tek renk, silk screen kitleri var onlardan alıp evde basabilirsin (hemide bissürü) hemde hobi edinmiş olursun.

baskı yapan yer senin gönderdiğin tüm fotoğrafı basacak, yani burda kumaşın üzerine çizgi çizgi basılmış insanı rahatsız etmeyen bir baskı varken senin eline geçende dikdörtgen kocaman bir baskı yüzeyi olacak seckinsahan.com şu tarz :') ama tabii görselle oynayıp linkteki gibi basılacak hale getirebiliyorsan o ayrı.

eğer fotoğrafın png formatlı, arka plansız hali varsa freya'nın dediği gibi olmuyor. sadece gerekli yerler baskı yapılıyor.

arka plansız olarak birçok tişört bastırdım tisho'dan çok da memnun kaldım. örnek: i.hizliresim.com

@pokerface Bu var elimde, pdf'ten ekran görüntüsü olarak aldım. Daha kaliteli hale gelebilir muhtemelen. Olur mu dersin?

i.hizliresim.com

cok tatli. meshur bir karakter mi bu? vimeo.com

chicha, arka planı beyaz ya bu şekilde, onun photoshop gibi bir programda temizlenmesi gerekli.

filtre kahve.

amaciniz ne bilmiyorum ama multitasking beyni oldurur. ayni anda birden fazla is tavsiye edilmiyor.

fotografi cloud'dan silmek icin telefonda google photos'u acin. kamera'dan gidip silince cloud'dakini silmiyor, cihazdakini siliyor. umarim bundandir.

fotoğraflar o kadar karışık tarihte çekilmiş ki tek tek bulmam çok zor, zaten sorunun kaynağını merak ediyorum ben. onlarca fotoğraf siliyorum ama neden sadece bunlar geri geliyor. hepsi yedekli oysa.

belki cloud hesaplarıyla alakası yoktur dikkatinizi oraya toplamayın :/

facebook messenger yada benzeri mesajlaşma yerlerinde falan duruyordur. bana da oluyordu.

oha evet hepsi messenger'dan gelen fotoğraflar. nasıl farkedemedim.

helal hasmetizm.

belki fabrikasyon pırlanta ise ucuzdur. fabrikasyon de kötü değil yani. insanlar köle gibi çalışmamış olur hiç yok

www.ikea.com.tr

Her yerde var ya carrefour migros metro vs. Ama ikeadakiler daha şık tabiiki

Carrefour da fln da var bunlardan

minder :))

apartmanda yaşıyorsa en son beslenecek cinslerden birisi. kendileri inanılmaz hiperaktif bir cinstir hiç tavsiye etmem

bence de. enerji ureteceklerse bilemem. eger o irka karsi ozel ilgisi varsa, barinaktan kirma bulabilir. kirmalari supe otesi tatli.

jack russel apartmanda bakılmaz.yardımcı olmayın sonra pişman olursunuz.

apartmanda bakılmaz. pug, yorkshire terrier falan bakın.

Her köpeğe "gerekli şartlar sağlandığı taktirde" evde bakılır. Jack Russel yüksek enerjili bir köpek, eğer arkadaşınız onu her gün saatlerce gezdirebilecek, iz sürecek, oyun oynayacaksa evde bakılır. Ama çoğu zaman bu imkansız oluyor.

Ayrıca Terrier olduğundan ısırma ve kemirme eğilimine sahip olacak, bu yüzden yavruyken başından ayrılınmaması gerekir. Yetişkin olduğunda bile yüksek enerjisi yüzünden çabuk sıkılacak ve etrafa zarar verme eğiliminde olacak.

Çalışan insana pek uygun değil yani.

Kendisi bir kedi sahiplenmeye ikna olmuş bulunmakta. Yardımcı olan herkese teşekkür ederim.

çok ciddi yazıcam yorumum inan dalga geçmiyorum çünkü bu konular üzerine çoook çok kafa patlattım çok kişiler dinledim ve doğru yolumu buldum. bu konularla vicdanına ve zihnine zulmetmemelisin çünkü;

allah yok. allah tanrı ya da adı herneyse olmadığı için şeytan cennet cehennem vs de yok.

olay ne biliyor musun? insanlar hümanizmle dini karıştırıyorlar. çoğu insanın özünde iyi olmak ve insan sevmek vardır. ancak çevre baskısı (bkz.mahalle baskısı) yüzünden inanışlardan birini seçmek zorunda kalır. insan aslında hümanisttir ancak bir dine bağlanmak zorunda bırakıldığı için iyiliğin "allahtan" geldiğine inanır. yok öyle bişe. iyi olan sensin. yaptığın herşeyden ve sonucundan sen sorumlusun.

hani diyorum ya allah yok dolayısıyla şeytan da yok..ama blackened death metal ve black metal çok güzel abi. ne güzel işliyolar konuyu lirik şiir gibi :p

edit: eğer yeryüzündeki ilk yaşam olarak adem ve havvayı kabul ediyorsan naçizane tavsiyem dünyanın ne kadardır var olduğuna bi bakmalısın. bilimle biraz daha içli dışlı ol. kitaplarda yazılanların alayı dayanaksız alayı uydurma. hepsi beyin yıkama.

@KidLazer hahaha blackened death metalden girmen kopardı:) bak ben de sana farklı bir türden örnek vereyim: Handel'in Messiah orataryosu, fena güzel anlatıyor.d

hosgeldin gercek dunyaya. biraz sudan cikmis baliga donmussun bence. normal olarak. yazik ki cevabi olmadigi icin yillarca bosuna kafa yoruyoruz yorduk. cevabi olsa kafa yormazdi bunca insan ya da az bucuk cozerdi bir seyleri. neyse.. ilk firsatta ben de okuyacagim gerci ama muhakkak okunmasi onerilen bir kitap var: 'gen bencildir'. yasaklandi gibi basimi ama internetten bulabilirsiniz isterseniz.

edit: kitap adini degistirdim

olmuş, olmakta olan ve olacak her şeyi bilen bir ilahi güç var ama yine de insanlar ne yapacaklar diye onları sınıyor. bu arada insanları da o yaratıyor ve kader çiziyor. sonra kader çizdiği bu insanlar yanlış yapınca ceza veriyor. burada bir hayat var ama yetmiyor bir hayat daha var ve buradaki değil ama oradaki sonsuz. son olarak; iyi insanlar var, inançlılar, tek bir yanlışları bile yok belki ama bu dünyada genellikle bu inançlı insanlar ölüyor.

@bir varmis bir yokmus önerin için teşekkür ederim, bu kitabı duymuştum okumayı istiyorum en kısa zamanda, bir de şu cosmos belgeselleri de biraz destekçi oldu bu fikirlerde sanırım, bir de muazzez ilmiye çağ var, onun kitapları tavsiye ediliyor.

herkesin şeytanı kendi nefsi, dış şeytanlara değil kendi iç şeytanına odaklan bence.

Dini meseleri sadece aklı ön plana alip degerlendirirsen yanlış olur. Nakledilen ne ise aynen inanman lazım. soru sorar işin derinine iner öğrenirsin ama bu akla uygun değil diyemezsin. felsefi yönden kritik etmeyi din asla kabul etmez.

kaldi ki, aklin alamayacaği bir çok hakikat, mesele var. biz hatamiz yanlisimiz olsa da bize bildirilenle mükellefiz.

konu uzun mu uzun. samimi olarak sorduğunu düşünüyorum. önceki tecrübelerime dayanarak, burada verilecek cevaplarin niteligini az çok bildiğimden fazla bir sey söylemeyeceğim.

o sadece worms oynarken hallejuh bombda güzel oluyodu ya :)

Yaratılış masallarını sorgulamadan önce bunların nerelerden geldiğini araştırmanı tavsiye ederim. Mesela musevilik ve hristiyanlıkta "Lilith" karakteri vardır, islam icat edilirken bu karakter yok sayılmıştır. Adem'in ilk karısıdır, Adem ile aynı anda yaratıldığı için erkeklerden daha aşağı olduğunu kabul etmeyip isyan eder, kaçar, hatta cinlerin yaratılmasına vesile olur falan filan.

Havva, Adem için yaratılan üçüncü kadındır, Adem'in kaburgasından yaratılmasının sebebi de Adem'e itaat etmeye zorlamaktır.

tr.wikipedia.org

Bunu geç, mesela meşhur Davut peygamber gibi semboller tarihte mezopotamya'daki "şehir krallık"ların krallarıdır. O dönemlerde her krallığın başındaki kral, tanrı kabul ediliyordu. Diğer şehirleri savaşarak yenen krallar da müritlerini arttırıyordu. Bu şekilde babadan oğula geçen krallıklar, babadan oğula geçen tanrılıklara dönüştü. Tek tanrılı dinler başlayınca bu kişilerin tanrısal güçleri "mucize"lere dönüştü, statüleri de tanrı yerine peygambere dönüştü. Böylece ibrahim'in oğlu ismail, onun oğlu vs vs hanedanlık şeklinde peygamber oldular:

en.wikipedia.org
en.wikipedia.org's_family_tree#Family_tree

@1adam ama Kur'anda da belirtilen en önemli unsur oku ve aklını kullan değil mi, müslüman olmayanlardan da beklenen akıllarını kullanarak islama yönelmeleri değil mi, akıl odaklı düşünerek ulaşabiliyor olmam gerekmez mi bu durumda? felsefik de yaklaşmadım, sadece evet bize bildirilenler var ama bu bildirilenlerin ucu açık, yani bir şeyler açıklanıyor fakat desteklenmeden açıklanıyor gibi geliyor, fazlasını yazabilirsin, amacım öğrenmek sadece, inanmamak odaklı çıktığım bir yol değil bu.

@harzem bahsettiklerini de biliyorum, hatta islamdaki kurban kesme olayının çok öncelerden yunan mitolojisindeki ceylan versiyonu vs. , hatta babil zamanındaki yazıtlar. bahsettiğin ve onun gibi bi dünya şeyi biraz biraz öğrenmeye başladıkça her şeyi kurcalar oldum zaten.

Ben 27 yaşımda sorgulamaya başlayınca 1 ay doğru düzgün uyuyamadım, "dinden mi çıkıyom lan :(" diye ağladığımı biliyorum yatakta. Toplam 4 aylık araştırma sürecinin sonunda ateist oldum.

Sende var mı bilmiyorum ama benim akademik/bilimsel geçmişim de var, o yönden yaptığım araştırmalar da çok etkili oldu. buraya yazamam, yazsam kitap olur derler ya öyle.

yani diyeceğim o ki, eğer kararını sorgulama aşamasındaysan bu süreç aylar sürebiliyor. neye karar vereceksin bilmeme ama uzun süreceğini bilerek ona göre hazırla kendini.

ayrıca not: yunan mitolojisi ile pek bağlantılı değil. mezopotamya dinleri kendi içinde birbirinden esinleniyor genelde. daha uzaklardan gelen esinlenmeler çok az.

yunan mitolojisi gibi ek dinleri, insanların yaratılışa bakış açısını görmek amacıyla araştırabilirsin, ancak "islamdaki X nereden geliyor" dersen genelde mezopotamyanın ticari veya siyasal bağlantısı olan bölgeleri araştırabilirsin, mısır vs gibi.

@harzem benim de sorgulama sürecimin beş altı aylık bir geçmişi var rahat, önceden de kurcalardı kafamı ama kabullenirdim, artık kabullenemiyorum, vakit bulsam bu konuda okuyacağım şeylerin listesi var elimde, geçen incil bile aldım gidip kiliseden. her şeyi baştan okuyup değerlendirmek istiyorum; ama tırsmıyor da değilim. çünkü ulaşacağımı tahmin ettiğim yol bir boşluk gibi geliyor, ama en azından sana söylenenler değil kendi ulaştığın bilgi olması da anlamlı geliyor.

Madem konu dagilmis, nickimi nasil sectigim olayina geleyim.

"i am like God, and God like me. I am as large as God, He is as small as I. He cannot above me, nor I beneath Him be." Silesius, 17th Century.

Bir de dinleri sosyal reform olarak görmen gerekiyor, eger evrensel bir aciklama olarak bakarsan isler karisir.

Ayrica atheist olmak, inanan olmaktan daha zordur. Söyle düsün, yasiyorsun, sana iyi ya da kötü olmani söyleyen biri yok, yapman ya da yapmaman gereknler diye bir kural yok, ödülü yok, cezasi yok, sosyal kurallar var, uyum sagliyorsun, kendi etigini ve moral kavramlarini cikartiyorsun, öldügünde, ufacik minicik bir kum tanesinden daha degersiz olacaksin, evren kadar kocaman bir yerde ve sonrasinda hicbir sey olmayacak.

Ama sana cennet ve cehennemden bahsedersem, bir dinden bahsedersem, ruhun reenkarnasyonundan ya da bir baska dinden bahsedersem, inanmayi secersin. Cünkü yoklugu ve anlamsizligini kabullenmek istemez insan. Bu yüzden insanin inanmaya ihtiyaci vardir. Ve her daim olacaktir.

Bu yüzden kücük düsünmek gerekir. Bir otostopcunun galaksi rehberindeki total perspektif girdabina giren kadin gibi, ufakligin ve acizligin önünde kirilip, yok olmadan evvel, kendi varligini temel kabul etmelisin.

Son olarak,

"I used to be an atheist until I realized I was god." J. Krishnamurti

boşluktan ben de çok korktum ama bu taraf çok daha doluymuş onu gördüm. ama senin çekincelerin normal, sen araştırmana devam et yeter bize. en sonunda müslüman olacaksan da senin gibi müslüman lazım bize.

@Silesius son cümlen çok anlamlı geldi, "dünyadaki insan kadar, tanrı vardır" sözü de burdan geliyor olabilir.

@harzem devam edicem, çok sağol bilgilerin ve deneyimlerin için.

1- insan için günahın bedeli ölümdür. İnsan ilk yaratıldığında ölümsüzdü ve aden'de yaşıyordu. günah işlediler ve ölümlü olmaya mahkum edildiler. sonraki insanlar için de günahın bedeli ölüm oldu. bunun için yahudiler günahlarına karşılık bir hayvan kurban ettiler. hristiyanlar ise tanrı'nın insan suretiyle yeryüzüne gelip insanların günahları için kendini feda ettiğine inandıklarından kurban kesmezler. mesih'e iman etmek günahlardan temizlenmek için yeterli olacaktır. konsept değişikliği yok, insan yaptıklarının karşılığını gördü.

2- önce cennetin kapısında bekleyen yılanı kandırıp onun içine girdi. sonra da havva'yı kandırarak doğruluğu bilme ağacının meyvesinden yedirdi.

3- şeytan herkese etki eder. herkesin günahı vardır. insan doğası günaha yatkındır, kendi iradesiyle günahtan uzak durabilir. insanı iyiliğe yönlendirecek varlık var, adı kutsal ruh. tanrı'nın ruhudur bu. ama iyilik ve kötülük aynı bedende var olamaz. insan günaha teslim olursa kutsal ruh o bedenden ayrılır.

@cekilmiş gayfe şeytan günahların en büyüğüyle ancak ve ancak cennetin kapısının önüne kadar sürülüyor ve ebedi bir hayatı var; ama şeytan kandırmacaları (kaldı ki şeytan bunları yaparken tanrı nasıl engel olmaz) yüzünden insan ölüme mahkum ediliyor, yani en azından benim aklım basmıyor bu duruma, gerçekçi gelmiyor, gelemiiyor

"Ayrica atheist olmak, inanan olmaktan daha zordur." Silesius

ne güzel demiş adam ya.

@arkburak, çünkü tanrının yöntemi bu değil. her şeye müdahale etmiyor. özgür iraden var. öbür türlü robottan farkın olmazdı.
tanrı baştan söylüyor, her meyveden yiyebilirsiniz ancak bu ağaçtan yemeyin diye. adem ve havva bunu bildikleri halde yiyorlar. tanrı daha ne yapsın?

adem ile havva'nın hangi tarihlerde yeryüzüne indiğine inanılıyor? yanılmıyosam bundan 10bin yıl önce değil mi kutsal kitaplara göre?

geçen sene etiyopyada tahmini yaşı 2,8 milyon yıl olan insan fosili buldular.

adem&havva

cool story

Valla inanan degilim ama kutsal kitaplari biraz metaforik biraz betimsel biraz ironik ele almak lazim diye dusunuyorum. Mesela biri yukarda demis icindeki seytan diye. Illa dogrudan bi seytan figuru degil gibi...

Neyse sorgulaman iyi, sorgulayarak cevap bulamaz ve inancin azalsa bile kendini kotu hissetme, allah koru korune inanani degil sorgulayani daha cok sever de

bu arada @arkburak'ın islam'ı sorguladığını, @cekilmis gayfe'nin de ateist veya müslüman değil, hristiyan olduğunu hatırlatayım da ona göre cevapları yorumlayın. buradaki yorumların çoğu islam-ateizm ekseninde geçerken, çekilmiş gayfe üçüncü bir bakış açısı (hristiyanlık) getiriyor.

bu hikayelerin kaynağını araştırınca milattan önceye kadar gidiyorsun. ben mitolojik öğeler olarak bakıyorum.
fark ettiysen kuran veya incil veya tevrat, hiçbir soruna açık ve net şekilde cevap vermiyor, sürekli hikayeler anlatıyor.

şimdiye kadar dünya üzerinde binlerce din var oldu, olmaya devam edecek. günümüzdeki en büyük 3 din (müslümanlık, hristiyanlık, musevilik) de bir süre sonra dünya üzerinden silinip gidecek. yerlerine başka inanç sistemleri gelecek. raat olun.

Adem ile havva'yı cezalandırıp dünyaya gönderiyor, bu olaylardan milyonlarca yıl sonra ben doğuyorum, ve dünyadayım. niye ki? Ben yemedim o meyveyi?

Mantık açısından bakacak olursak hapishanede dünyaya gelen bir bebeğin ömrü boyunca hapishanede annesinin yanında kalmasına benziyor bu durum, oysa ki bebek henüz masum.

Tüm bu yaratılış'a bakılacak olursa evrenin en güçlü varlığı tanrı, kendi yarattığı bir kul ile sidik yarışına giriyor, oysa onu oracıkta yok edebilirdi, üstelik de sürekli hile yapıp peygamber gönderiyor, şeytanın temsilcisi yada habercisi olmadı hiç.

1) Bir değişiklik var, gücün bahşedilmesi konusunda tam bir bilgim yok ancak şeytan daha önceden önemli bir melekmiş, dolayısı ile şeytanın rolü insanla beraber değişiyor.

2) Şeytan defalarca cennete giriyor ve ademi kandırmaya çalışıyor, (o ilk çünkü) ancak adem kanmayınca havva'yi ademi kandırmasına ikna ediyor.

3) İnsanların yaratımından sonra meleklerin insanlara itaat emrine kadar melek, sonra bildiğimiz kötü şeytan oluyor. İslamiyeti evrenin başından beri var olarak düşünme, daha öncesinde de yüzlerce peygamber ve onlarca din vardı zaten. Hatta belki tüm insanları sadece iyi ve kötü diye ikiye ayıran bir dinde vardı, tam olarak bilemiyoruz, İslamiyette durum şöyle, kabul etmiyorsan zaten cehennemliksin, dolayısı ile şeytanın bu kişilerle uğraşmasına gerek yok, onlar cepte, şeytan için önemli olan inanlar. Belki yazıdan da önce farklı amaçları olan bir şeytan da vardı.

Burada ki kötüyü de belirtmek lazım, en ince en zararsız kötülük bile şeytana aittir islamiyet için, ağacın yaprağını gereksiz yere koparsan bu kötülük olarak düşünülüyor ve günah olarak nitelendiriliyor.

Benim senin sorularına ek olarak, cennete ne gerek vardı? hadi dünya'ya adem ile havvayı cezalandırmak için yarattı, peki niye adem'in yaratılışından önce cennet vardı? Melekleri niye yaratmış? Dünya yada evren'i yaratması neden 7 gün sürmüş? bu süre içerisinde dinazorlar falan birer hatamıymış? İnsanlar dünyaya dinazorlardan sonra mı gelmiş?

@harzem ben de hristiyan(d)ım, yani evrakta hala öyle :) dolayısıyla görüşler aslında pek farklı değil hepimiz din perdesinden bakıyoruz. sadece odak noktamız su aralar islam çünkü hristiyan ülkeler orta çağı çoktan bırakıp gelişime yönelmişken islam hala hristiyanlığın haçlı dönemini yaşıyor.

eksisozluk.com

1- İngilizce'nin çooook zengin bir dil olduğunu kabul etmekle işe başlayabilirsin.
2- 1.maddeyi benimsersen ciddi bir motivasyonun olmalı. Bu motivasyonla, öncelikle İngilizce kültürünü öğrenebileceğin romanlar, gazeteler, makaleler ve çeşitli okumalar ile haşir neşir olmalısın. İşin konuşma tarafı için dizilere, filmlere ve haber bültenlerine muhtaçsın.
3- 2.madde çok uzun yıllar alacak. 4.maddeyi bilen yazsın ben bilmiyorum.

ikinci dile acele etme, tüm enerjni ingilizceye ver.

dil, içerik tüketerek öğrenilmiyor. ben 200 sezon falan altyazısız ingilizce dizi izledim, "listening" gelişti tabi sadece.

içerik üretmek gerek. yani yazmak ve konuşmak. yazmak daha kolay, bunu da yapabileceğin yer ingilizce forumlardır. sana günde 4 saat "reddit" yazıyorum. oradaki muhabbetlere katılmaya zorla kendini, ilgini çeken alanlar bulursun illa ki. yazdıkça gelişir. konuşma becerisi yazma ile beraber kendiliğinden gelişecek.

Konuşma konusunda zaten pratik şart. Yurt dışı, turizm ya da yabancı kanka vb. yazma dinleme öğrenme konusunda ise abartısız çok sevdiğim hala da fırsat buldukça sıkıldığımda dinlediğim ESLPod podcast var, hem uygulama olarak hem de internetten siteden dinleyebilir, aynı anda anlatılanı okuyarak takip edebilirsin. Jeff hoca hem okuyor hem ayrıntılı bütün cümleleri ve yeni kelimeleri anlatıyor. Amerikaya gidersem ziyaret edicem adamı.

yurtdışına gitmene gerek yok. ben sadece kendi imkanlarımla pazarlık,sunum,konuşma hatta iş sözleşmesi yazabilecek düzeyde geliştirdim. kursa falan da gitmeden.

olay kendini zorlamaktan geçiyor. en önemli şey kitap okumak. mesela al harry potter serisini sesli sesli oku. yüzüklerin efendisini falan oku böyle sesli sesli. bu hem gramerine hem de konuşmanı etkiler.

ikinci aşama konuşacak birileri bulman. bu da zamanla olur. o zaman doğaçlaman gelişir.

herşey zamanla oturur ama önce temelini atman gerekli.

bir arkadasim konusma grubu kurdu, ingilizcesini ilerletmek isteyenlerle haftada bir yardim ediyor ama formati nedir bilmiyorum. siz de yabanci birilerini bulup, her hafta bir konu hakkinda bilgi toplayip konusabilirsiniz.

harzem'i dinle sen. günde dört saat reddit ile dağları delersin :) hem geyik, hem ciddiyet, her türden cümle kalıplarına denk gelebilirsin, bunlara cevap vermektir, ikili tartışmalara girmektir...vs, epey faydalı. ayrıca internet üzerinden tandem partneri bul. kim türkçe öğrenmek ister ki diye düşünme, bir şekilde çıkıyor öyle insanlar.

cevaplar süper yaw, @taauzaklarda, @harzem, @va, @dedim dedim de kime dedim,@bir varmis bir yokmus, @soso hepinize +5 tik, fena gaza geldim sağolun, çalıştığım için günde 4 saatlik reddit zamanı yaratamasam da elimden geldiğince takılıcam orada dediğiniz gibi, esl podları da bir ara dinliyordum, faydalı gerçekten, tekrar başlayacağım, kitap olarak da yüzüklerin efendisini okuyabilirim, hem hatırlamış da olurum:)

"ingilizce" altyazılı yabancı film izle.

sonra sevdiğin bi şarkının sözlerini çıktı al ve sürekli dinleyerek takip et. (abim bu şekilde öğrendi, aradan 15 yıl geçmesine rağmen hit'em up'ın %80ini eksiksiz okur.

bazı siteler var dil öğrenmek için native speaker'ların skype'larını veriyolar. üç beş kuruş ateşle. işe yarar.

Öncelikle telaffuzlara çok dikkat et. Üçü ağaç gibi telaffuz edenlerden olma. Çok iyi bir dinleyici olmalısın. Duyduğun yeni kelimeleri not edip anlamına sözlükten bakmalısın.

Ben ingilizceyi hep hayatımın bir kısmında tuttuğum için hep diri kaldı çünkü seviyorum. Sevdiğim şarkıların sözlerini kendi çapımda çeviriyorum, hoşuma gidiyor.

Bir de kendine ingilizce konuşacağın bir arkadaş bulsan (ana dili Türkçe olmayan bir arkadaş tabii, sıkışınca derdini türkçe anlatamayacağın biri yani) çok gelişim gösterirsin.

Trakya Tıp'a girdi mi emin mi acaba? ya da bitiremedi heralde. mezun listesinde bulamadım kendisini.

tipfak.trakya.edu.tr

1972 doğumlu bi tane mehtap kaplan buldum. gerçi ne zaman emekli olurum falan diye sormuş. koleji birincilikle bitiren birinin soracağı soru değil :) bi fotosuna baktırın yine de.

twitter.com/meltemkaplan23

www.linkedin.com

Bunlar değil maalesef. Kaplan kızlık soyadı.
Teşekkürler ikinize de. Trakya mezunlarına tek tek bakıyorum şu an, belki biraz geç bitirmiştir.

mezun olmadan evlenmiş olabilir.

hocam bir insanın bilgilerini, rızası olmadan böyle internette paylaşmak doğru değil bence

Trakya tıp mezunları içerisinde 1993 yılından 2001'e kadar mehtap adında tek bi mezun var o da soyadı (kızlık ya da evlendikten sonra) kaplan değil.

Ve bobinhoo haklı mı değil mi bilemedim. (samimiyim) foto vs. yok, art niyetli bir paylaşım yok. Fotoğrafını paylaşıp "bunun sahibi bilmemkim beyin hanımı bilmemkimi arıyorum" demekten farklı gelmedi bana. Ama bobinhoo haklı da olabilir. Avukatlar açıklasın :)

o halde hanımefendiyi bulup rızasını aldıktan sonra bu duyuruyu açmalıydınız

Odul ne bu arada:)

redhack'ın paylaştığı twet var ona bir göz atın isterseniz. pardon redhack değilmiş 3 gblık bir tweet vardı geçenlerde başlık vardı ekşide.

Geçenlerde nete düşen veritabanı dosylarında isim olarak mehtap doğum yeri olarak elmalı ve yıl olarak 1972 filtrelenebilirse iş kolaylaşabilir ama o dosyaları açabilen sayısı bile kısıtlıydı :D

Bunun dışında kolejden ailesinin ismini öğrenebilirse, 11880 gibi hizmetlerden ayşe kaplan gibi sorgu yapması daha kolay olur.

ne veritabani dosyasi link var mi?

Arkadaşlar hala bulunamadı. Bu insan ölmüş olabilir mi? Ölen insanların olduğu bi veritabanı var mı?

mezun olmadan okulu bırakmış ya da başka bir tıp fakültesine geçiş yapmış olabilir.

karşıya ateş etmek isterken kendini vurup gebereceği bir şakalı tüfek alabilirsin mesela.

Av bıçağı?

leatherman'ın enfes çakıları var. o tuzlu gelir dersen victorinox çakılar da olabilir.

netten ya da karaköy'deki outdoor'culardan alabilirsin.

treize +1

zaten farklı bir şey al. avcılıkla ilgili her şeyi vardır adamın, senin alacağın şeyin kat kat iyisi onda vardır. gerek yok.

peggy +1

yaban hayati fotograflari albumu alin. fotograf avciligina yonelir belki geberesice

www.youtube.com şu şarkıyı aç arka planda ayrılırken

Kendine acımayana ben hiç acımam. Kendine ya da etrafına bilerek ve isteyerek zarar veren insanlar umrumda değil.

istese bırakır

günde 3 paket sigarayla 900 tl'ye nasıl ulaştın ki? içtiği sigara markasını biliyo musun?sarma sigaralar var paket maliyeti en fazla 1-2 liraya geliyo tütün kalitesine göre. öle bişiler yapıolardır belki.

Aynen kardeşim, acıma

Hiç acımam. Ne yiyip ne içeceğini keyfi bilir de durumun beni alakadar ettiği kısımlarda destek olmaktan kaçınırım.

verdiğin parayı geri alıyorsun sonuçta. sigrası seni etkilemesin. her ay cebinden yardım yapsan neyse.

Sagliga zararli ama bi sekilde yasadiklari hayat geregi ictigi sigarada ucuzdur. Tutup parlement icmiyodur. Zarari kendine. Keske biraksalar. Sigara iciyorlar diye Borc vermemeyi dusunmen cok itici geldi bana.

paket başı 5tl desek yine 450-500 oluyor, vermezdim ben olsam. lüks/zevk için borç isteyen adama vermiyorum ben.

yardım, iyilik vicdan ile ilgili bir şey. vicdanın neyi öngörüyorsa onu yap. ama sadece iyilik yapıyorsun diye de kimsenin hayatını eleştirmeye hakkın yok! kaldı ki borcunu geri ödediğini söylüyorsun.

çok pahalı bir sigara içtiğini sanmam. sigara kullanan herkes zararlı olduğunu biliyor. içmeyen için bırakmak da kolay. demek ki bırakamıyor ki o yaşında kullanmaya devam ediyor.

hitler, sen misin abi?

O parayi nereye harcadiginin ne onemi var ki? Sonucta sen borc veriyorsun ve geri de alabiliyorsun eeee o zaman?

bsigara konusunda faşistliği bırakmalısınız artık. sizin şahsınıza söylemiyorum, genel konuşuyorum. herhangi bir sebepten ötürü borç vermek istemiyorsanız zaten vermezsiniz. sigara bunun sebebi olmasın. herhangi bir sebepten borç isteyen ve bunu ödeyen bir insanın yaşayış şekline bakmak çok itici. ben böyle bir şey düşünmekten şahsen utanırdım.

sorunuza gelince evet bağımlılık yapıyor bu kadar. emin olun bu kadar sıkıntı çeken bir insanın aklına sigarayı bırakmak gelmiştir. bir siz (acıma diye cevap verenler) akıllı değilsiniz. kadının içinde bulunduğu koşullar sigarayı bırakmayı değil daha da devam ettirici koşullar.

sigara bağımlılık yaptığı için bence "sigara içene acımam" demek çok acımasızca bir yaklaşım olur. sigara lüks ya da zevk değil, bağımlılık. sigara içene içtiği süre boyunca zevk veriyor olabilir ama bu bağımlı olduğu için içtiği gerçeğini değiştirmiyor.

uyuşturucu da öyle, alkol de öyle. bunlar tartışmaya açık konular değil, bir kere aldı mı vücut istiyor işte. bağımlılığın tanımı bu zaten.

hepsinin bağımlılık yapma derecesi farklıdır gerçi, ben insanları yargılayamam ama durum budur.

sigarayı bırakmasına yardımcı olmaya çalışın bence, yapacağınız en iyi şey o olur.

burnu sürtülsün nedir ya. ayıptır. yazmasam içimde kalacaktı.

Tamam sigara tu kaka, ben de hiç hoslanmiyorum; etrafımda icen herkese de birakmalari için her fırsatta bir şeyler söylüyorum ama sizin düşündüğünüz şey de çok itici. Want2die da söylemiş, o durumda olan insanların bir kısmı sarma marma iciyor, elinden geldiğince ucuza kapatmaya çalışıyor vs. Ki bunu yapmasa bile bu konu yüzünden yargılamak hoş değil. Kadın kop koplarda filan yemiyor parasını. Sizden borç isteyince de geri oduyormus, neye harcadığı sizi niye ilgilendirsin ki? Ha vermek istemezsiniz, ona bir şey demem. Bırakma kısmı da gerçekten sancılı bir süreç, zaten o kadar kötü durumdayken daha da psikolojisi bozulabilir ablanın.


Bu mantıkla asgari ücretli çalışanın atıyorum dışarıya çıkıp iki kahve İçmesi ya da eve bira alıp icmesi de saçma. Sonuça parası belli, nasıl böyle şeyler için harcama yapabilir, değil mi ama?


İnsanlara karşı böyle tutumlar sergilemeyin lütfen, kimse mükemmel degil, kimse dört dörtlük alışkanlıklara sahip değil.

Kaçak sigara. Ucuzunun paketi 1 lira falan. Aylık 90 lira eder. Stres yüzünden içiyorsa 90 lira için bırakmaz.

parası olan arkadaşlarım bile vergi vermemek için 10 liralık sigarayi 3 liraya buluyor.

@want2die sen taktın tütüne. kadın parliament içiyor, ben 10 liradan hesaplamıştım 11,5 liraymış. 900 lirayı bile geçiyor.

takıla takıla buraya mı takıldın?

edit: la arkadaş 70 yaşındaki kadın oturup tütün mü saracak? kadını benden daha mı iyi tanıyonuz? kaçak sigara ve sarma konusunu geçin lütfen. kadınla muhabbet ederken "akşamları eve giderken bakkaldan 1 paket kendime 2 paket de oğluma alıyorum seviniyor:)))" diyor. bu yüzden kaçak ve sarma olmadığını biliyorum. illa tek tek bütün detayları yazıp 8 sayfalık duyuru açmam mı gerekiyor? siz yazılanları yorumlayın yeter ötesi beni ilgilendirir.

Malbora falan iciyor heralde. 900 lira baska turlu aklim almadi. Simdi ben soruya cevap veriyim. Sigara bagimlisiyim. Yeri geldiginde yemek yemiyorum sigaraya para veriyorum. Boyle bagimli yapiyor insani bu lanet sigara. Birakmasi oldukca zor. Saglik problemi olusturmadigi surecede birakmak gercekten zor.

Buyuk olasilik ya sariyolardir yada kacak sigara iciyolardir 3 lira pakete verip. Tas catlasin 300 veriyolardir aylik. 900 diyip vicdanini rahatlatmak istemeni anliyorum ama sen bildigin yoldan sasma. ha bakkaldan malbora aliyorsada bi siktirsin gitsinler afedersin.

edit: kacak parlement olmasin? pakette turkcemi yaziyor? baska bir dilmi?

14 yaşında arkadaşımın verdiği yarım sigara dışında hiç sigara içmedim, içesim de gelmedi.Sigara bana biraz zengin alışkanlığı, lüks gibi geliyor. Çevremde 10 kere, 20 kere sigarayı bırakan insanlar var. Bir tanıdığım akciğer kanseri oldu ve ciğerinin üçte birini aldılar, hala tüttürmeye devam ediyor. Anladığım kadarı ile irade meselesi ve irade de çok kaygan bir kavram. Geçen bir makale diyordu ki, iradeyi belirleyen en temel üç şey var (başka şeyler de var da, en önemlisi şu üçüymüş). İlki genler, dediği özetle "Genlerinde izin vermeyecek derecede iradesizlik sunuyorsa, irede imkansız ve anlamsız. İstediğin kadar yırtın" ama bu da o kadar çok kişide olan bir durum değilmiş. Genlerinde varsa bile bazen hastalıklar kontrolü ele alıyor. Örneğin, Hashimato hipotroidi olan bir arkadaşım yemek yemeyi bırakamıyor. Böyle hastalıklar kişinin iradesini komple elinden alıyor. Hani "Tatlı da yemeyim" deyiverir insan, o hastalar için öyle bir cümle imkansız, "Yemeyim, yemeyim" derken komple yutmuş olabiliyorlar. İradesizliğin en büyük kalemini de depresyon, vb. psikolojik rahatsızlıklar ile toplumsal nedenlerle kaynaklı stres gibi şeyler. Kafa oyalandıkça, bağımlılık yapan şeyleri daha az arıyor ama kafanın içini sürekli oyan bir düşünce, stres, boşlukta veya baskı altında hissetmek gibi şeyler bağımlılıkları körüklüyor. Bakınca hiç mantıklı değil ama birinin para sıkıntısı varsa ve bunu yoğun olarak düşünüp bunalıyor, dertleniyorsa; bu sıkıntı temel ihtiyaçlarına yetmiyorsa, örneğin, bu ay son on gün yiyecek alacak parası kalmıyorsa, bu gibi durumlar bağımlılık yapan maddeleri daha çok kullanmasına neden oluyor. Ellerinde kalan keyif o; zarar verici keyif ama kendini gerçekleştireceği, kimlik kazanabileceği tek yol o. Çalışmanın söylediği başka bir şey de, kadınlarda irade kontrolü erkeklere göre çok daha zor. Bunu da yukarıdaki maddelerle ilişkilendiriyordu. Sonuçta, elinde bırakma fırsatı olsa kim bırakmaz? Akciğer kanseri olmuş ve "Yaşamak istiyorum" diyen insan, neden sigarayı bırakmasın. Şu ana kadar çekirdeğe başladığında önüne dağ yapmadan durabilen az sayıda takdir edilesi insan gördüm; nikotin daha uzun süreli ve büyük bir bağımlılık.

Bu kişiye acımak zorunda değiliz, sadece halden anlamak ve sonuçları düşünmek gerek. Vermediğiniz avans onu daha çok strese ve daha çok sigaraya sürükleyebilir. O sigarayı alacak borcu başkasından isteyebilir, bağımlılığına ulaşamadıkça saldırgan davranışlar gösterebilir. Atıyorum, oğlu okula gitmek için yol parası vermektense sigara içebilir. Kaldı ki tütün sarıyor olabilir, bu nedenle aldığını komple sigaraya yatırmıyor olabilir. siz 100 TL avans veriyorsanız, 20 TL'yi sigaraya veriyor, 80 TL'sini ihtiyaçları için harcıyor olabilir. Tamamen keserseniz, 80 TL'lik kendi ihtiyacını da alamaz. Belki sigarayı bırakırsa ve bir ay içmediğini görürseniz, zam yapabilirsiniz öyle bir yetkiniz varsa ya da daha fazla avans alabilir. Paraya çok ihtiyacı olduğu için, ceza ile de karşılaşmayacağı ve tam tersine ödülle karşılaşacağı için bırakmak için gerekli motivasyonu bulabilir veya sadece akşamlara azaltabilir belki.

Senin paranla almıyor o sigarayı, en fazla senin ona borç verdiğin parayla alıyormuş. Sigara içiyor olmanın naddi manevi bedelini de soğuk havada kombiden kısarak ödüyor zaten. Başka nelerden kısıyor kim bilir.

Borç vermeyi bırakalım demek yerine bu kadının çocuğuna iş bakalım, biraz rahatlatalım sonrasında da bir randevu akıp kliniğe götürelim gibi bir yaklaşım, tabi kadının da pnayıyla daha doğru olurdu.

Borç para verdiğin için kendini yükseklerde görme. Borcuna sadık insan her yerden borç bulur. Sen maaşını aksatma yeter.

çekip iyi niyetle konuşurum. ablacım üzülüyorum sizin durumunuza ama sigara hem sağlığına hem cebine zararlı, istersen bi doktorla konuşturayım seni derim.

"ben sırf bu yüzden artık kendisine borç vermemeyi düşünüyorum, belki burnu sürtüp parasını keyfi harcamak yerine zorunlu ihtiyaçlarını karşılar."
demişsin ama zaten sigaraya zorunlu ihtiyaç olarak bakıyorlar bu derecede bağımlı insanlar. paraları azaldığında yeme-içmeden keserler, sigaradan değil.

sigara kullanmıyorum ama ailemden ve etrafımdan gördüğüm bunlar maalesef.

söylemişler, ben de katılıyorum; borç vermek istiyorsan ver, vermek istemiyorsan verme. sigaradan bağımsız olarak düşün. sonuçta borcuna sadık bir insanmış kendisi.

ve şunu söyleyeyim, kadın gelmiş 70 yaşında, bu yaştan sonra sigarayı bırakması çok zor, gerek de yok bence, sigarayı bırakma aşamasında zaten yoğun bir stres yaşayacak, zaman zaman krize girecek, bu yaşta kaldırması kolay değil. ama oğlu için bir şeyler yapılabilir..

sigara içmeyen biri olarak sigaranın nasıl bir haz verdiğini anlayacak durumda değilim, ama bu adam da robot mu olsun, üç kuruşluk bir zevki belki de sigara adamın, belki o sigarayla rahatlıyorlar, sanki herkes kesesine göre harcıyor, kimsenin kredi kartı yok, kimse lüks harcama yapmıyor, bu garibanların o kadarcık da "lüksü" olmasın mı? sigara içmeyip sigraya vereceği üç kuruş parayla ne yapacak ki?

parası olmayan adam sigarayı felan bırakamaz...sigara onun dert ortağıdır be....

elinde olan bir sey degil. bir ay sonra oleceksin de, daha cok icmeye baslar.
birakmasi zor belki ama, biraktiktan sonra baslamamak imkansiza yakin.
icindeki bagimlilik maddesi az olan sigaralardan icse daha iyi olur tabi. dozaji cok fazlaymis.

sunu bastirip gorebilecegi bir yere koyun. direk verince tepkisi ne olur bilmiyorum.
sigarayi birakmanin kolay yolu - alan carr
www.fadonet.net

encrypted-tbn0.gstatic.com

encrypted-tbn2.gstatic.com

harvey +1

sana ne hacı, annen yaşında kadını mı eğiteceksin aklınca? borç veriyosun ertesi ay ödüyor diye kadını satın mı aldığını sandın? "burnu sürtsün"müş, bak bak laflara bak ya.

tayyo sen misin?

Ne zaman sikintili bir donemden gecsem ayni seyleri yasiyorum. Surekli derin nefes almaya calisiyorum ve her seferinde rahatlayamiyorum bile yalniz tek farkimiz uykuyu engelleme hali. Ben niye gitmedim bu zamana kadar bilmiyorum sanirim o kadar uzun zamandir yapiyorum ki bunu nasilsa biseu olmaz diyorum ama madem bu kadar kotu hissediyorsun destek almalisin bence rahatlarsin biraz.

Anlattıklarınızdan duyulana bakılırsa ilaç tedavisine eşlikçi olarak psikoterapiye de ihtiyacınız var. Psikiyatrist de yönlendirir zaten. Beklemeyin, mutlaka gidin.

ben de lisedeyken bu durumu yaşamıştım, esnemeyle derin nefes alma arasında bir şey geliyordu ama rahatlayamıyordum. kafama takmamaya başladım ve kendiliğinden kayboldu. bence üstesinden gelebilirsin

Bence psikiyatr ilacla gecistirir . Hipnoz terapi yapan bir psikolog bulun veya ogrenip kendiniz yapmayi deneseniz olur mu acaba?

okumak icin uye olmak gerekiyor.
buraya kopyalasaniz olur mu?

Oyle bir şey olduğunu bilmiyordum kusura bakmayın, buraya sığar mı bilmiyorum ama sabah deneyeceğim şimdi uyuyacağım.

pastebine kopyalayın.

sadece geceleri değil her daim böyle..

firefox, ie, chrome hepsinde boyle mi? incognito acip denediniz mi? youtube'a ait cache ve cookie'leri temizleyip denediniz mi?

youtube'a ait cache ve cookie'leri nasıl temizliyorum.?? Bu arada hepsinde aynı değişiklik yok gerçi genelde chrome kullanıyorum.

16 mbps internetim var bende de aynı. 480p'de bile takılma olabiliyor bazen. videosuna göre de değişiyor sanki.

@ananiyimioguz - o ne yahu? gece kismak? hic ama hic sanmiyorum.

html5 playerda misin eskisinde mi?

html5 player dayım.

google forumlarinda content blocker kullanimindan kaynakli olabilir denmis. peki öyle bir sey var mi? bütün extensionlari kapatip güncel bir chromeda dener misin tekrardan?

chrome icin;
cookie silmek icin; adres cubugunun icinde, en solda bir simge var, ona sag tiklayinca acilan menuden cookie'leri silebilirsiniz.

cache icin, ben f12 ile gelistirici moduna geciyorum. reload simgesine sag tiklayinca cikan menude 'empty cache and reload' gibi bir sey cikiyor ona basiyorum.

yok mu artıran?

www.neseligunum.com

oktay ustun

Uygun olur mu bilemiyorum ama şu arkadaşı Ankara'ya getirmiştim: www.yildirimdanisman.com

C++ da aslında web alanında kullanılıyor zaman zaman ancak genelde çok büyük çaplı projelerde oluyor. Türkiye'de bu tarz projeler çok yok, şu sıralar web de çok popüler. İş imkanı da baya fazla. PHP ile başlayıp web alanına yönelip oradan da daha sonra farklı web dillerine yönelebilirsin.

bence C++ ama cok fazla emek vermen gerekebilir.
Gerci handi dil olursa olsun, cok iyiysen, cok iyidirsin.

ben masaüstü programlarda çalıştım hep. ama talep web açısından daha yüksek gibi görünüyor. web'e daha fazla yönelmediğim için pişmanım.

ek olarak c++ en sevdiğim. madem php hakkında biraz bilgin var c++ çalış ve hoşuna gidiyor mu bak bence.

php sikko, python ogren, ruby ogren ama php bok gibi.

python ogren, ruby ogren, javascript ogren, scala ogren, bash-script ogren, java ogren ama php ile uğraşma.

php ile ilgili bulacağın isten de hayır gelmez uzun vadede.

Gelecekten yazıyorum. Java veya C# öğren. Object Oriented Programming mantığını kavra. (Programlamada yoğurdu yeme şekli gibi. Zaten Java veya C# öğrenirsen bu kafalarda yazıcan yazılım) PHP'de savrulursun. Olayların hakiki raconundan eksik kalma ihtimali fazla. Standartlardan saparsın.

Web tercih et, javascript ogren. Server kodunu da python'da yaz, mysql de katarsan fullstack developer olarak is arayabilirsin.

matlab / c++ yanına bolca data structer & algorithms, bunu bir de görüntü işleme algoritmaları ile taçlandırıyorsun. tek atarsın bir vs bir de.

tabii ki mükemmel eş.

mükemmel eş. kariyeri napiyim

mükemmel eş. tabii "mükemmel" kavramı kime göre, neye göre mükemmellik ifade eder :) Ama kesinlikle deli gibi aşık olduğun insan.

Eş, kariyer olsaydı etrafımda bu kadar zengin, kariyer sahibi ama mutsuz insanlar olmazdı.

mükemmel eş, mükemmel arkadaşlar, mükemmel aile, mükemmel sosyal ortam bunların hepsini kariyerin üzerinde tutarım.

eş tabiki

önemli olan evindeki huzur değil mi? o zaman eş.

eş <3

kariyer denilen basli basina bir sacmalik bence. mukemmel kariyer mi mukemmel kraker mi desen bile yine kariyer demezdim.

mükemmel eş.

kötü bir eş senin 20 yılda emek emek elde ettiğin kariyeri 20 dakikada çöpe çevirebilir.

mükemmel eş, neyleyim karıyeri.

kariyer yalnızca bir araçtır, mutlu bir hayat için. mükemmel eş mutluluğun kendisi.

kariyer maddiyatın yanı sıra insanın ego/takdir edilme beğenilme duygusu için gerekli. o hırs ve ego olayını aşmadığı sürece insanların gerçek anlamda mutlu olması zorlaşıyor.

mükemmel eş olmadıktan bir süre sonra kafayı yemeye başlarım.

mükemmel eş
ev hayatı huzurlu olduktan sonra iş hayatı da yoluna giriyor

kariyer olduktan sonra istersen quazimodo ol.

bulursun.

Mükemmel eş yoktur, ama mükemmel kariyer olabilir. Ortalama eş candır

ikisi de. mükemmel eş tamam, kariyer de yolda.

eş. net.

Bunlar paket olarak gelmek zorunda mı? Mesela eş gelmesin o kısmı biz bulalım deyip, mükemmel kariyer diyebiliyor muyuz? Diyebiliyorsak o. Diyemiyorsak mecbur eş.

@j r r tolkien bence bundan iyisini mi bulcam diye kendine gore ortalama birisiyle evlenmis olmak icin evlenen kisi sayisi cok fazla.

Eş daha önemli ama Türkiye şartlarında erkek olarak kariyerin ne kadar iyiyse kafanda mükemmel olarak adlandırdığın o kişiye daha yakın oluyorsun.

Üstte söylediğimde mantık arama,mevcut durum bu.

ev hanimi olup gunlerinizi temizlik, yemek, pazar alisverisi yapmak, cocuk bakarak bitirmek sizi tatmin edecekse mukemmel es..
ortalama is sayilir bu da.

Soru tartışmaya çok açık ama ben tartışmayacağım, kariyer diyorum.

imgur.com

eşi niye bu kadar abarttık ya, iş demeye çekindim :(

Mükemmel bir eş, eşine de bakabilir el kapısında elin kadınlarının ağız kokusunu çekmek zorunda kalmazsin. Freelance girişimcilik derken kendi ayağının üstünde durursun zaten ilerde, mesele başta maddi ve manevi o desteği verebilecek bir insan olması.

deli gibi asik oldugunuz mükemmel bir es ama ortalama bir is hayati:)

eş tabiki. kariyerin tamına koyim

biri mükemmelken öteki dipte gezmiyorsa, söylendiği gibi ortalama ise ikisi de uygundur.

Toplam 10 seans aldim lazerde. Bitmesi gerekiyordu ama tamamen bitmesi imkansiz gibi :(

Acik renk olanlara cok etki etmedi. Makinasina gore de degisiyordur tabi. Yine de buyuk rahatlik ozellikle koltuk alti ve bacakta. Yazin agda yapmak icin killarin cikmasini beklemeye gerek kalmiyor en azindan.

benimkiler de açık renkti ve 6 seansta %80 oranında işe yaradı, kalanlar da çok ince. tamamen bitmesi ve hiç çıkmaması gibi bir durum yok, onu sadece iğneli epilasyon sağlıyor.

1)kıl yoğunluğunda bariz azalma oluyor ama arada tek tük ince kıllar da oluyor. bebek gibi de olmuyor yani onu demek istedim :D
2)yukarıda bahsettiğim gibi. çıkanlar tektük ince kıllardır. eski kıl yoğunluğunda çıkmaz.
3)açık tenli tüylerde işe yarıyor tabi ama koyu renkli tüylerde daha etkili.
ben erkek kişisi olarak yüzüme yaptırdım ve iyi ki yaptırmışım. parasına bakmayın güvenilir bir yere giderseniz kesin sonuç alırsınız.

bacak ve koltuk altı için büyük rahatlık. boşuna amelilikmiş. 3 seans gittim ve bitti denebilecek kadar az. beyaz ten ve siyah kılda işe yaradığı doğru bu yüzden. bunun dışında ince tüyler için iğneli bir numara.

Ince ve yok denecek kadar az tüy olan yerlerde bile ise yaradığını gördüm. Tabii 3 farkli makinede yapmışlardı. Bir de o zamanlar ortalamanın 3 katı fiyat olan bir klinikte yaptırmıştim ve yaptırmadan önce önce türlere bile garanti verdiler. 3 yili askin zaman oldu ve hicbir sekilde baska bir islem uygulatmadim.

Beyaz tenliysen ve killarin siyah ve kalinsa yuzde 90 azalir. Beyaz tenlilerin sari tuyleri icin de farkli turde makineler var. Iyi bir yere gidersen her turlu cozum var.

diyot lazere bakin.
lazerde soyle bir sey var. kil kokunu bir kere yaktiktan sonra bir daha aynı yerden çıkmıyor. ama kil döngüsü önemli. bazılarında çok düzgün bazılarında değil. o yüzden kaç seans süreceği değişiyor. herşeye rağmen yaptırın ama diyot lazer ya da alexandrite olsun makinaları. diyotta da israil markasi vardi çok iyi adını unuttum.

%100 olmaz lazerle. tek tük kalır. ağda değil traş ya da epilatör oluyor bacak ya da genital için. bıyık mıyık için cımbız yeterli.

birkaç sene sonra çıkar ama öyle gür falan değil, yine eskisine oranla ciddi az

tüyler açıksa zor işe yarar ama yarar

iyi ki yaptırmışım diyorum

Cevaplar için çok teşekkürler
Peki illa hastanede, poliklinikte mi yaptıralım yoksa güzellik merkezi de olur mu? (Fiyat olarak daha uygun sanırım)

aşırı yağmur çamur kar yoksa vermiyorum ne yalan söyliym

genelde vermiyorum

hesap küsüratlı ise üstünü almıyorum genelde, 13 ise 15 verip teşekkür ederim diyorum ve gönderiyorum. ama düz hesap ise ayrıca bahşiş vermiyorum

kuryeye siparis vermiyorum da,

getir'den biseyler aldigimda %30 oraninda(verilen bahsisin orani degil, bahsis verme sikligi) veriyorum.

vakitlice geldiyse, güler yüzle selam verdiyse veriyorum.

geciktiyse ve/veya somurtuyorsa yok.

Vermiyorum. Aslinda vermek isterim ama öğrenciyim napim bazen kurusuna kadar hesaplayip param yetiyosa alıyorum. Kar zamani falan vermistim sadece.

Mutlaka az da olsa veririm. Disarda yerken de bahsis birakirim. Adettendir. Zengin degilim, cok veremem ama uc bes de olsa veriririm, adamlar bahsisten geciniyor daha cok. Ona verdigim 3-5 lirayla iflas etmem.
Bir de verdigim birkac demir para icin sanki maas vermisim gibi cok tesekkur ediyorlar, bu da hosuma gidiyor.

bozuk varsa max. %10-15

yağmur kar varsa biraz daha fazla.

geç kalmışsa ve güleryüzlü değilse pek yok.

vermeyince annem kızıyo hatta bi keresinde asansöre binmeden durdurdu 1 lira verdi artık ben de alıştım veriyorum

Evet her seferinde mutlaka veririm. Bu sekilde istikrari saglayinca siparislerimi hep daha cabuk getirdikleri oluyordu.

3-5 lira veriyorum hep.

Vermiyorum. İşi o zaten

Para üstü alınmayacak şekilde ayarlanarak ödeme yapılır ya da 1TL verilir. 1TL olmasıın sebebi berberlik gibi 'kişiye özel hizmet' içermemesidir. Miktar nereden ne ısmarlandığına ve fiyata bağlı olarak yükselebilir. Lüks sipariş yüksek bahşiş ilişkisi...

Yurt dışında genç kızların kapıyı tamamen çıplak açıp (terlik bile yok) siparişi teslim aldıktan sonra medeni cesaretlerini gösterecek bu videoyu paylaşım sitelerine yüklemeleri şeklinde bir uygulama da var. Bu esnada bahşiş veriliyor mu göremesem de kurye çalışanlarının umursayacaklarını zannetmiyorum.

Veririm. 1-2 tl

az önce sipariş verdim. pos cihazı getirmesini söyledim. evimin karşısında bir mekan.

pos cihazı getirmemiş. 100 tl uzattım abi o kadar bozamam. peki git pos cihazı getir o zaman dedim. gitti geldi, sodexo cihazını almış. (sodexo, ticket vs.)

tekrar gönderdim ama bu sefer sen gelme, ben akşam dışarı çıkarken gelir öderim dedim.

siz olsanız verir misiniz? bir de unutmadan Esenyurt'un ta amk.

geçen motosikletli bir amca getirdi karda kışta rahat 60 yaşında vardı. komple yemeği veresim geldi.
bahşiş iyidir bence.

verirdim heralde, ne maas aliyordur ki zaten? bence bahsis icin katlaniyorlar buna. evdeki annesi icin mi artik yoksa bebegi icin mi dusunsene. isi buymus. mecbur olmasa yapar mi

ogrenci olmasam veririm. yüzde 10 kadar. şu halimle veremiyorum ama.

zamanında getirirse veriyorum, genelde 2-3 TL, hava kötüyse veya beklediğimden erken gelirse 5 TL civarı bozukluk durumuna da göre

ekleme: öğrenciyken vermiyordum.

vermem. 1 2 liranın hesabını yapıyorum. bazen minibüse binmiyorum mesela. benim için öyle kolay vazgeçilcek bi para değil malesef. öğrencilik zor.

Genelde para ustu bir iki lirayi almiyorum tesekkur edip gonderiyorum. Yasi benden buyuk insanlara bahsis vermeye utaniyorum biraz.

tutara gore degisiyor. hızlı ve sıcak bir şekilde geldiyse eğer paketim 5-10 lira arası bir şeyler veriyorum.

Veririm, her seferinde, bazen hesabın üstünü, bazen düz hesapsa siparişin büyüklüğüne göre ortalama %10-20 arası.

Postacı, kargocuya da gününe göre içecek, su, hatta evde varsa hemen bir peçeteye tutuşturup bir kurabiye, çikolata vs, ikram etmeye çalışırım.

Xiamoi'yi ben öneririm. En iyilerinden biri.

xiaomi kesinde büyük olsun diye 16000lik alma. 10000lik çok daha kolay taşınıyor, boyut ve ağırlık olarak bayağı fark var arada.

kullanilmiyorken bataryasi bitmeyenlerden olsun

daha çok güneydoğu gibi geliyor bana. cevabı hataylı arkadaşlara bırakıyorum.

Bende de hep guneydogu izlenimi bırakmıştır zira yemeklerin büyük bir kısmı etli, acılı, salçalı. Akdeniz daha sebze üstüne.

Tatlılarınin iki grup içinde de sayılamayacak ayrı bir güzelligi var tabii.

güneydoğuya yakın buluyorum.
bunu hatay sofrasını bilip anket için mi, yoksa hiç hatay sofrasını bilmeden bilgi için mi sordun merak ettim.

@basond
sağda solda duyuyorum, hatay lokantası falan filan diye. hiç tecrübem yok.

istanbulda isen biraz pahalı ama yemekleri lezzetli bir yer önerebilirim aksarayda historia avm nin hemen yanında yerin ismi "hatay sofrası" www.akdenizhataysofrasi.com.tr

Akdeniz mutfağıyla uzaktan yakından alakası yok bildiğin Arap mutfağı.

bir çok milletin ortak damak tadı. tat kavşağı .

benim gördüğüm hatay mutfağından örneklerin hiçbiri akdeniz mutfağıyla alakalı değil. akdeniz'e kıyısı olması akdeniz mutfağına yetmiyor. net arap-ortadoğu mutfağı.

Güneydoğu bilhassa Antep mutfağı ile çok yakın, yemekler ve tatlılar çok ağır.

bence akdeniz'e yakinligi et icermeyen yemeklerinin de cesitli ve lezzetli olmasi ve saglikli. sadece mezeleri kastetmiyorum tabi.
guneydogu diyince aklima hep bol kalorili et yemekleri geliyor. o yuzden bence guneydogu'ya uzak.
ortadogu olabilir evet.

ortadoğu +1

Çocukluğa inmek lazım. Aile, arkadaşlar vs en büyük etkenler. Rol modellerine bakmak lazim.

toplumun beğeneceği ve öveceği yeteneklere veya doğuştan gelen estetik güzelliklere sahip olamamak.

bunlara sahipseniz bile bunları açıkça veya gizliden egonuzu şişirecek şeyler görmeyecek kadar mütevazı olmanız.

kaç kardeşsiniz? sen kaçıncısın?

Genellikle dalga gecilen konulardir. Mesela bir cocuk eline mikrofon verilip kalabaligin önüne atildiginda heywüecandan altina yapip rezil olduysa, kalabalik karsisinda korkusunu kolay kolay yenemez. Birkac kisiden fazlasina konusma yapamaz. Kilonla dalga gecildiyse, annen yeme sistin sistin vs gibi bir sey dediyse, bu sana özgüvensizlik olarak döner. Red yediysen bol bol, acilmaya korkarsin.

Kisacasi yaralarimizdir bizi alikoyan. Bizi zamaninda neyin üzdügü, ne zaman rezil oldugumuz, kimin neyimizle dalga gecip, ciddiye almadigidir temel kaynak.

Ha ama daddy issues, mommy approval, sudden realization. Var da var. Sen koltuga uzan, cocuklugundan anlatmaya basla, ancak öyle dibe ineriz.

cocukken 'dur yavrum bir yerini kircaksin, aman dur bozacaksin, sen dokunma ben yaparim' gibi cesaret kirici seylerin cok soylenmesi. bunlarin yerine cocuguna yardim etmeyen yabancilari da kinarlar halbuki o cocuk bir seyi kendi basina basarmis olmanin gururunu duyar.

Bir konuda kotuysen iyi oldugun konular da olmali. Ben docentlerin yaninda ozguvensiz hissediyorum ama arkadaslarimin yaninda degil cunku kendimi arkadaslarimla esit goruyorum. Yuksek lisans yapiyorum, uluslararasi projelere katildim, saygi goren bir isim var... senin kendini basarili gordugun ne ozelliklerin var? Genel kulturun iyi duzeyde mi? Somut basarilarin neler?

Kendini her konuda yetersiz görmek, diğerlerinin senden daha iyi olduğunu düşünmek bu yüzden hiçbir zaman ön planda olmayı istememek. Hata yapmaktan, küçük düşmekten, rezil olmaktan hep korkmak. Kendini güvende hissetmemek. Ailenden senin her zaman arkanda olduğunu söylese de söylemese de bunu hissetmemek.
Benim özgüven eksikliğimin nedenlerinin bunlar olduğunu düşünüyorum.

insanın içinde olacak kardeşim özgüven
adı üstünde ÖZgüven

Bence de insanin içinde olacak. Kiz kardeşimle ben. Ayni aile ayni fiziksel ozellikler o cok neseli dans taklik yetenegi tiyatro ozguven her sey var kizda. Ben daha pasifim. O gezer tozar ben ders calisirim mesela... Sadece tiple falan olmuyo bu işler bence cirkinler daha ozguvenli..

veterinerler satıyor ya. yedek alıyorum falan denilebilir. onu demeye bile gerek yok bence. kedim var, hap almam lazım.

eğer hap zorsa damla olanları da var artık iç parazit için de.

veteriner eczanesine gidin, pazarlik yapin sokak hayvanlarina veriyorum diye!
kart visiti lh3.googleusercontent.com

seks

boktan bir ormanın içinde boktan bir kulübe yapıp o boktan kulübenin içinde boktan bir kış geçirmek için yaşıyorum.

Herhangi bir amaç yok. Evrenin doğal gelişimi ve evrim sonucu ortaya çıkan varlıklarız. Bir amaç için burada değiliz.

ızdırap duymak için

allaha ibadet etmek icin.

Neden geldiğimizi bulmak ve buna uygun yaşamak için.

sıradan bir karınca niye yaşıyorsa o yüzden. doğanın bir parçası olmak için.
gerçi doğa moğa bırakmadık da artık, neyse...

az önce bu soruya uzunca bir soru yazmıştım (duyuru sahibi siz miydiniz bilmiyorum). silindiği için cevabım yok oldu.

dünyaya gelme amacımız tekamül. yani ruhani evrimimizi tamamlamak. bir ben var benden içeri cümlesindeki "içimizdekini" keşfetmek.

tasavvufla yakından alakalı bir konu bu. ruhani benliğimiz, onu kavrayan et tarafından hapishaneye düşürülmüş durumda. amacımız ruhumuzu uyandırmak.

sokrates'in dediği gibi "ruhumuzu doğurmak" gerekiyor. erich fromm güzel söylemiş: insanın hayattaki temel görevi kendi doğumunu sağlamaktır.

şunu da dinleyip sözlerine bir bakıver:
muhyiddin abdal - insan insan

muffin yemek için

Sen kendin belirlemedikçe bir amaç için yaşamıyoruz. Belirlemek zorunda da değiliz.

ibadet etmeye inanıyorum ibadet ederken huzur bulduğuma da inanıyorum. ama bizi büyütüyolar biz çoğalıp bizden çıkanı büyütüyoruz. içgüdüsel davranıyoruz ve sonra gidiyoruz. ibadet etmek klişe cevap evet kendimce nasıl ibadet edeceğimi de biliyorum mensubu olduğum dine göre. güzel.

tarih okuyorum mesela k'nexlerimle evler arabalar yapıyorum. ama tam olarak ne için varız. herkes instagramda herkes iphone alıyor. herkesin hep aynı şeyi yapması için güdüleniyoruz. hepimiz star warsu izledik falan fight club 'a bağlamıcam.

sanki uyanmanın eşiğinde öyle sıradan her aynı günü yaşıyoruz. groundhog day 'deki adam gibi aynı güne sıkışmışız dönüyoruz.

cem karaca 'nın işte geldik gidiyoruz 'undaki gibi "bir çiviyi çakar gibi vura vura günlere, dört nala gidiyoruz bizi bekleyen yere" deki gibi gidiyoruz.

kanka ben olayı şöyle sonlandırdım kafamda. (sonlandırmadım da işte bu aralar öyle)

ben bir ya da birden fazla, neyse işte, yaratıcı olduğuna inanıyorum. onların bir bildiği var diyorum. bizi yaratmışlar ve bakıp inceliyorlar. kimseye karıştıkları yok. aramızdan birilerinin onlara bir şeyler ispatlaması ya da göstermesini bekliyor olabilirler. ne bileyim deney yapıyorlardır ve bizler de kobayızdır. tilkilerin konuşabilme, insanların uçabilme, balıkların yürüyebilme gibi özelliklere evrilmelerini bekliyorlardır belki.

benden bir bok olmayacağı için ben de kenara çekilmiş bir şekilde onlar gibi bekliyorum. (buradan hümmehaşa demek istiyorum pek değerli yaratıcılarımıza)

bakalım neler olacak!

dünyaya ve dünya mirasına bir şeyler katmak için. en garanti ve basit yolu hayırlı ahlaklı akıllı evlat yetiştirmek.

aslinda simulasyon her sey. o noktaya nasil geldiklerini anlamak icin simulasyon calistiriyorlar. biz de oynuyoruz.

bana niye tick yok ya. seks geçerli de muffin yemek neden geçerli bir cevap değil. subjektif bir soru sorup insanların cevaplarına "doğru cevap değil" demek de nedir?

sadece doğru bulmadıklarımı tiklemediğimi nası çıkarımsadın @duşbek

Hayir kapamiyorum. Cevremde zeki oldugunu dusundugum birkac kisi de dahil kapatanlar var. Bence gerek yok.

sanırım kimse beni burnumu karıştırırken görmek istemeyeceği düşüncem yüzünden kapatmıyorum.

eskiden kamerayı sık kullandığım için kapatma fikrini hiç düşünmemiştim. daha sonra kardeşim siyah elektrik bantı çekmişti kameranın üzerine. birkaç yıl öyle kullandık. kimse de neden demedi. şimdi bu duyuruyu görünce elim yeniden banta gitti. orada o bant olunca yorganın altındaymışcasına güvende hissediyor insan kendini :(

kapatmıyorum. ütopik.

kendi sürgüsü var zaten kullanacağım zaman açıyorum. risk mutlaka var.

Windows 8'de kamera sürücüsü kaynaklı bir sorun nedeniyle bilgisayarı uykuya alıp uyandırdıktan sonra kamera ışığı sürekli yanıyordu kendi kendine. Bir, iki derken neden olduğunu da anlayamadığımdan acayip rahatsız olmuş ve siyah bandı çekmiştim üzerine de şu an kapatmıyorum.

Bilgisayarıma benden izinsiz girecek kişinin bayağı bir taşaklı olması gerek :)

Bunu hatırladım
m.hurriyet.com.tr

Kamerayi kapatanlara laf edenler bakmasin :)

Kapatıyorum çünkü orada bir kameranın var olması fikri beni geriyor: galeri8.uludagsozluk.com

3. sınıf bilgisayar mühendisliği öğrencisinin biraz uğraşla kameradan görüntü alabildiğini biliyorum. bu işlere meraklı bir çocuktu ama yapabiliyor sonuçta. o günden beri kapatıyorum.

İhlal vardır bence ama beni kim, neden takip etsin deyip kapatmıyorum.

kamerayı kapatanlar ses içinde bi çare bulmalılar. :D

inananlarin ve kapatanlarin bu kadar cok sayida olmasi, su hayatta inanamadigim seylerden biri. kirin o zaman kamerayi aga. kokten cozum.

kapatmıyorum.

gizlilik ihlali riski her zaman var.

kamera görüntünüz kaydedilip şantaja uğrayacak konumda biriyseniz zaten internete bağlandığınız cihazlardan yaldır yaldır her yere girmezsiniz, belirli bir eğitiminiz olur bu konuda.

eğitiminiz yoksa ya da dikkat etmezseniz risk sıradan bir kullanıcıya göre dramatik olarak daha yüksek olur haliyle.

kaldı ki bu sadece kamera görüntüsü değil. ses kaydı var, masaüstü kaydı var, site hesapları var, var da var.

Kapatiyom. Hatta yeni kapadim. Arada annem kullaniyor bilgisayari, basima bi sey sarar haberim olmaz o kadar soyunup giyiniyoz. Paranayoksam da salaksam da öyleyim.

kapatmiyorum cunku kameramdan goruntu alinmasinin imkansiz oldugunu biliyorum. ses konusuna gelince, kullandigim bilgisayarin mikrofonunu tek tusla kapatabiliyorum: blog.lenovo.com bunun icin yazilimlar da var.

kamera isiginin yanmiyor olusu kameranin kullanilmadigini gostermez bu arada. kimi yazilimlarla kameraniz surekli acilip kapatilarak isigin yanmamasi saglaniyor ve kare kare goruntunuz alinabiliyor.

mulder bile kapatıyor

kapatıyorum

kendi surgusu var bosuna koymamislar heralde.

vimeo.com

bir bilgisayar mühendisi olarak söyleyebilirim ki: kameradan görüntü yanındaki ışığı hiç yakmadan da alınabilir, hatta sürekli canlı bağlantı ile ruhunuz duymadan izlenebilirsiniz(mr. robot dizisini izleyenler bilir), bunu bilgisayarınıza hiç anormal haraket yapmasanız da maruz kalabilirsiniz yani bantla kapatmak paranoyaklık değil aksine önemli bir önlemdir,

tablet ya da telefonda neden kapatılmadığına gelince; elbet bu cihazlarda da risk var ama linux android ya da ios sistemler daha kısıtlı sistemler, yani windows'daki gibi uygulamalar istedikleri yerde at koşturamıyorlar, işletim sistemi izinsiz bir alana ya da cihaza erişime izin vermez. Burada da uygulamaları yüklerken verilen izinlere dikkat etmek gerek.

bütün gün bilgisayar karşısındayım bu yüzden kapatıyorum. izlenebilmek o kadar da zor değil, bununla ilgili pek çok yazıya denk gelmiştim, o zamandan beri kapalıdır.

görüntü gibi sesi de alabiliyorlarmış aynı şekilde ama onun için bir şey yapmıyorum.

telefonda kullandığım için ön kamerayı kapatmıyorum. ama bunlarda da risk varmış.

Kapatmıyorum.. Internette nasıl gezileceğini biliyorum en azından, saçma sapan linklere tıklamam, farkındalığım vardır link sahte mi değil mi, neyi indiriyor, mantıklı mı değil mi çözebiliyorum. Antivirüs bile kullanmıyorum yıllardır. Virüs bile girmedi bu süre içinde (girse en azından belli ediyor, trojen vs girebilir ama onun kontrolünü de yapıyorum arada bi cacık çıkmadı)

Ha biri girip ön kameramı açıp izlese bile en fazla evde otuzbir çekerken görüntüler beni.. Buyursun baksın izlesin çok meraklıysa.. Fazla da umurumda değil sdlsdkg

Kapatmiyorum. Perde de yok evimizde. Milletin isi gucu yoksa buyursun. Eger gizli bir sey yapiyorsaniz zaten bilgi sizdiran tek sey laptop degildir bence. Mesela adamlar evdeki objelere vuran ses dalgasinin titresimini sese cevirmisler..

O dediklerin benim başıma gelse, ben de senin gibi düşünürdüm. Haklısın yani öyle düşünmekte.

www.youtube.com

İsmi lazım değil birileriyle kastettiğin sevdiğin hoşlandığın veya seni strese sokan birileriyse (kayınvalide, rakip bir arkadaş vs) elinin ayağının dolaşması bu yüzdende çeşitli sakarlıklar yapıyor olman normal. Nazara inanıyorum ama bunların nazarla ilgili olduğunu sanmıyorum. Nazara inanıyorsan felak ve nas surelerini okuyup Allah'tan bu konuda yardım dileyebilirsin.

benzeri şeyler benim başıma gelse el - göz koordinasyonumu etkileyen bir sorunum olduğunu düşünürdüm. şahsi sakarlıklarımı, kıl olduğum insanlara bağlamak bana zavallıca görünürdü.

yani bence öyle şeyler yok. var olduğunu iddia eden kişilerin tamamı kişisel tecrübeleri sonucu bunu söylüyor. ve kişisel tecrübeler bilimsel bulgu değildir.

delicevat+1

İyi enerji de aynı şekilde yorumlanabilir. Karşılıklı güzel bir çekim hissettiğin birinin olduğu ortamda kendini çok iyi hissedebilirsin, bunu da iyi enerji, aura vs olarak yorumlayabilirsin ama temelde mesele psikolojik.

BUnların hepsi lanetten.

inanırım. ama bu pozitif-negatif enerjinin hayatı etkileme katsayısının abartıldığı kdr yüksek olmadığını düşünüyorum. sen istediğin kadar pozitif düşün, evinden çıktığın anda başına negatif birşey gelebilir. çok kasmamak lazım. sadece genel yaklaşımı pozitif tutmak, gerisini de akışına bırakmak gerek.

pozitif düşünüyorum çok mutluyum diye bir olay yok.

Negatif enerji aldigimiz ve uzerimizde gecici bir mutsuzluk hatta belki ugursuzluk birakan insanlarin varligina inanirim evet.ama bunu abartmamak lazim.bu gun onunla karsilastim butun haftam kotu gececek her seyin sorumlusu o seklinde inanışı dogru bulmuyorum.

inanmak istedikten sonra her seyi enerjiye baglayabilirsiniz.
beyin fonksiyonlarini bilen bir profesyonel, sundan dolayidir diyebilir ya da daha arastirmaya dayali bir sey soyleyebilir ki daha cok merakimi doyururdu. bu yuzden inanmak degil bilmek isterdim.

Bunun için ekspertiz hizmeti veren şirketler var. Gidip gösteriyosun ya da arıyosun gelip yerinde görüyorlar filan. Fakat ne kadar güvenilir oluyorlar bilmiyorum.

kapalı çarşıya götür bir dükkana sor, onlar taşa göre hangi dükkana gitmen gerektiğini söylerler.

Yabanci bir forum vardi aratin belki bulursunnbuz. Reddit kanaliydi belki.

sahteliğe çalıyorsa biraz kötü tabii ki. efendi görünüp, "el iyisi" çok insan gördüm. içlerinde pislik barındıran.

Sıkıcı insan sıkıcı insandır. Efendilik kibar konuşmak değildir. Karakterdir. Doğuştan gelir.

Evet..

Efendi, saygılı, iyi niyetli bir adamdım. Bir boka yaradığını görmedim, suistimal ediliyorsun vs..
İlişkilerde bile mesela zaten kadınlar efendi, saygılı, anlayışlı birini istediğini söyler hep ama gidip tam tersi adamları seçerler.. Fasa fiso.. Her seferinde gerçekten iyi niyetli, efendi, anlayışlı olduğumda "Gerçekten çok iyi, anlayışlı bir insansın, seni tanıdığıma çok memnunum ama.." diyip terkettiler.. Ben de sokarım böyle aşkın ızdırabına dedim..

Ya orta karar efendi ol ya da olma yani..

P.S : Dertliyim be duyuru :(

Değil bence.

Sıkıcı olmak efendilikle alakalı değil, o kadın belki de kibar insanlardan hoşlanmıyor. Belki adamı beğenmedi, "ne kibar, çok sıkıcı" diye kendince reddetti. Ben böyle birini zaten istemem ki, o açıdan bir kaybım yok bence.

okula başladığım yıl tanıştığım iki kızdan örnek vereyim.

1. kız
babasının şirketleri vardı. baya baya zenginler. "sevgili dediğin kaba, sert, hanzo olacak, ben bana kapı açan adama adam demem" gibi şeyler diyordu. "kapımı ben açarım, kapıyı da açamayacak mıyım?" falan diyordu devamlı. Hani bazı "kafama vur, bana ne yapacağımı söyle" kafasındaki tipler var ya, heh bu o. Ruh sağlığı bozuk bir insan arıyor.

2. kız
çok hoş bir kızdı, bunun tam tersi. bi ara "ulan acaba evlendim mi ben" filan diye düşünmeye başlamıştım, tam aradığım kızdı.

İnsanlar çeşit çeşittir, hepsinin bakış açısı farklı. Toplumun çok ciddi bir kesimi "bu çok kibar, kesin gey bu" anlayışına sahip. Zaten normalde yapman gereken bu, insanlara iyi davranmalısın. Normali bu, yapınca niye garip oluyor?

Bazı insanlar hor görülmeye, aşağılanmaya, dalga geçilmeye o kadar alışmış ki; kapıyı tutunca, kibar davranınca şoka giriyor, ne yapacağını bilemiyor.

Benim çıkarımım budur.

tabii ki değil

ben olsam amcamla muhabbet ederdirm ayak üstü kalkarken. teyze de öyle laf ettiğinde "kaba olmaktan daha iyidir sıkıcı ve kibar olmak" falan derdim. gerçi diyemeyebilirdim de...yani demek isterdim de öyle pat diye çıkmazdı herhalde ağzımdan

bayılıyorum öyle amcalara :)

Efendilik biraz karakterle alakalidir. Kendini kirilacak derece kibarliga zorla kastirirsan samimiyetsiz gelir insanlara.
Iliskilerde niye efendi olmayan adamlarin seçildiğini soyleyeyim size. Elde etmek icin efendi/kibar adam rolu yapmadiklarindan. Dogallar. Efendi adamligi yakistiriyorsan kendine efendi ol. Yok olamam ozum degil dersen sal gitsin. Kimse icin ya da bi cikar için farkli davranma.

Efendi ya da degil, boyle cok net ayrimlari da saçma buluyorum bi yandan. Disaridan efendi gorunmekle icinde iyi insan olmak bambaska seyler zaten. Dogal olsun insanlar yeter. Boyle amcalara ben de bayiliyorum +1

Uff ne cok efendi dedim kelime yabancılasti.

Bizim ülkede öküz sevilir...

bir erkek gözüyle;

efendi adam iyidir ama sıkıcıdır,heyecan yoktur.piç ise kadının dengesini bozar,beklenenden farklı davranır,ilginçdir.

Kadın doğal olarak ilginç ve renkli olanı seçer.
Kızlar 14 şubat sevgililer gününü kutlamak ister.
efendi erkekler yalnız olarak 13 şubat desparation day ı (çaresizler/umutsuzlar günü) kutlar.
piç erkekler ne yaptığını yazmayacağım ama hepimiz biliyoruz

efendiliğin her zaman ekmeğini yedim. iş yaşamında, aşk yaşamında, anne baba gözünde. her efendi insan badak veya ezik değildir.

gene doluşmuş "efendi olduğum için terkedildim bu devirde piç olacaksın arkadaş"çılar. bir kadın olarak söyleyeyim, kimseyi efendi olduğu için terketmedim. oturmasını kalkmasını bilen, güleryüzlü, samimi, terbiyeli adam gözümde +374728 puan önde başlar, bu sıkıcı olacak demek anlamına gelmiyor. tanıdığım en efendi adamlardan biri hayatımda tanıdığım en komik ve macera dolu adamdı.. başbaşayken inanılmaz şeyler yaptık ama fırsat olsaydı anneme babama tanıştırmaktan da memnuniyet ve gurur duyardım. efendilik gömlek giyip mıymıy gezmek değildir, efendilik karakter meselesidir. içten geldiğinde, samimi olduğunda da sıkıcı değildir. düzgün karakterli bir insan olmayı sıkıcı bulan insanların da kalitesine bakmak lazım. :))

Hayatta bir tek doğru yok diyorum ben.
O kadın için efendi bir adam sıkıcı olabilirken bir başkası içinse çok çekici olabilir.
göreli işler yani.

kibar erkek bence etkileyicidir.

bir teoriye gore, anna babasinin devamli kavga ettigini goren cocuklar, buyuduklerinde de bu ortami ariyorlar. kavga onlar icin normal hatta olmasi gereken bir sey haline geliyor.

kadınlar açısından mı yoksa genel mi?

mesela bir ürünü garantiye verirken bir şey yaparken kibar/efendi olursan istediğinin yapılmadığını, biraz cazgır olursan işinin yapıldığını görebilirsin Türkiye'de. Ha tam tersi de mümkün bence, ben hep kibarca sorduğumdan bazen "dur ben ek olarak şunu da düzelteyim sana şunu da vereyim" diyen insanlar da çıktı. Hani kaba olanlara "al git lan" diyor olabilirler.

kadınlar açısından da karışık. Benim kendi hayatımdan çıkardığım, efendi adamlıkla "karşındakini gereksiz düşünmek-empati yapmak" karıştırılmamalı. Hani efendi adam "yok ya şunu yapmaz zaten" diyip kendini engellememeli, "sevgilisinden yeni ayrılmış şimdi yazılmaz üzgündür" diye kendini kısıtlamamalı, hani bir şeyin olmayacağını bilse bile denemeli-istemeli-cesur olmalı ki kendini engellemesin. Bir yerde okumuştum, "yapmadan önce izin isteyeceğine yap, sorun çıkarsa özür dilersin" mantığı bazı şeylerde daha iyi çalışıyor bunu hepimiz yavaş yavaş öğreneceğiz sanırım. (kızın elini tutmak için işaret beklemek yerine tut, karşı tepki gelirse düzeltirsin mantığı. Zira efendi adamların adım atma yeteneğinde sıkıntı var bence. Ha bu dediklerimi tacize falan yormayın, bu dediklerimi o tür şeyler zaten düşünmeyen daha sevdiği kızı öpmeye cesaret edemeyen adamlar için söylüyorum. Sıkıcı olma kısmı da şu, sürekli izin beklersen sıkıcısın evet.

kadın eski peynirmiş.

Armudun iyisini ayılar yer. Bunu unutma.

bu ülkede efendiliğin ve entelektüel birikimin bir boka yaradığını görmedim ben. özellikle kızlar konusunda. türk kızı çoğunlukla nerede bir barzo var onlarla sevgili olup evleniyor. acı ama gerçek. burası türkiye.

hiçbir çekiciliği, konuşma becerisi, hoşluğu olmayan kalasların tesellisi "ifindi ildiğim için hip .s .s"

yoksa iki bakışıyla mest eden, cümleleriyle aklını alan ancak sevdiği kadından başkasına el sürmeyen efendi adamları da çok gördük. efendiye/piçe bok atacağınıza biraz kendinizi, dünya görüşünüzü genişletin bence.

duyuruda bahsedilen konu ayrı. efendiliği çok şeyle karıştırıyorsunuz. amca fazla kibarmış ki eski insanlar için normal bu. bu adama tam olarak "efendi olduğu için sıkıcı" denilemez.

@piremses genelleme degil bu tabiki. adam ayakustu karsilastigi seyi yazmis herkes ona yorum yapiyor.

Efendi adam = sıkıcı adam değil de efendi adam kalıbına uyan kişiler popülist olmuyor ya da olmaya çalıştığında beceremiyor. Bilgisini, becerisini, kendisini çekici kılacak donanımlarını gösteremiyor. ( tabi hiçbir vasfı olmayan boş paket efendi adamları dahil etmiyorum)

Günümüzde de Ezici çoğunlukla insanlar, bir insanı tanımak için çaba göstermiyor, üşeniyor vs. Bu durumda da bizim aslında esasında çok etkileyici özellikleri olan efendi adamımız direk efendi ama sıkıcı etiketini yiyip, iyi adam ama fazlası olmasın benim için sonucunu alıp dönüyor.

Bence olay bu.

çok efendilik sıkan birşey. birde kadınların piç adam tercihini hepimiz biliyoruz

İyi mi kötü mü sorusuna da cevabımı verip gideyim,

Beklenti beğenilmek, ilgi duyulmak, arzu edilen tip olmaksa kötü, saygı duyulan olmaksa iyi.

Cattapa yaprağı tavsiye ediyorum. Her derde devadır.

oksijen seviyesi diyorum ben.

Akvaryum.com forumuna yazin. Orada mutlaka kesin eshis koyup tedaviye yonle dirirler.
Oksijen seviyesiyle ilgili oldugunu sanmiyorum. Labirentli baliklarin oksijenle ilgili sorunlari olmaz diye biliyorum.
Yerlere surtunmesi parazit belirtisi olabilir. Kasiniyor olabilir yani. Bana oyle geldi ama ben de uzman degilim. Benimkinin basina gelmedi oyle birsey

suyuna metilen mavisi damlatmayi denediniz mi?

avukat değilim fakat hayvan hakları diye bir yasa var. hayvanların aşıları tamsa ve belediyeye de kayıtlıysa sanıyorum bir şey yapamazlar. apartman yönetim planında köpek beslemekle ilgili yasak yoksa zaten sorun çıkmaz. varsa bile yeni konan bir maddeyse yine sorun olmaz. şikayet ve dava sebepleri havlıyor olmalarıysa, ses ölçüm cihazı koymaları gerek. durduk yere şikayetle bir şey elde edememeleri lazım.

Istanbul barosu hayvan haklari komisyonu ile iletisime gecerseniz yardimci olurlar, yonlendirenler. Ayrica 5199 nolu hayavan haklari yasasina gore evdeki hayvani apartman karar defteribde hayvan beslemek yasaktir maddesi yoksa sijayet edemszler. Hayvanlara hemen kuduz aşısı yaptirip jarne cikartin ki belediye alamasin.

Ne ustiyorlar su canlardan. Guzel, sicak bir yuva bulunmuş ona bile uzin vermiyorlar.

bildigim kadariyla almamalari icin belediyeye kayit ettirmeniz de gerekiyor.

eger karar defterinde evcil hayvan beslemek yasak maddesi varsa, yasak olan diger maddelere bakip, ihlal edilenler varsa burdan dis gosterilebilir belki.

bildigim avukat isimleri (dava kabul ediyorlar mi bilmiyorum)
ahmet kemal senpolat (haytap'in kurucusu),
hulya yalcin (İSTANBUL BAROSU HAYVAN HAKLARI KOMİSYONU BAŞKANI sanirim profili su www.facebook.com

Genelde israflı bir ev bizimkisi. Ama çamaşır makinesini çoğunlukla kısa/yünlü programlarda çalıştırırız. Nasılsa her şey sık sık yıkandığı için diye.

prizden ben de çekiyorum, bunu yapmıyordum eskiden. aydınlatma ve ısıtma konusunda öteden beri dikkat ederim.
indirimdeyken deterjan şampuan temizlik malzemesi -bunları bir de çeşit çeşit alıyordum eskiden- stoku da yapıyordum artık yapmıyorum çünkü hakketen esas mesele onları az kullanmak çok aldığın zaman etken maddelerinin ömrü bitiyor. laboratuvarda bile protokolde denilenin yarısı kadar deterjan aynı işi görüyordu, gözümüzle görüyorduk bunu. hocam da hep mal satmak için böyle yazıyor bunlar miktarları diyodu, adama ifrit olsam da galiba bi bildiği varmış.
en çok israf ettiğim şey günlük süttü benim AOÇun 500lük cam şişesini alıyordum kahveye katıyorum bi tek kesinlikle o gün bitmiyordu paso kedilere veriyordum. Şimdi SEK in daha küçük ambalajı olduğunu fark ettim onu alıyorum. hemen her şeyde benzeri oldu alırken az almak o hafta pişirmeyeceksem de hiç almamak gibi bir davranış geliştirdim, bu iyi oldu çünkü benim elim aza varmıyor eskiden ne zaman dışarı çıksam, markete girersem illa ki bişeyler alırdım. israf oluyordu üzülüyordum.
bir de nasılsa tek kişiyim diye marketten sebze meyve alıyordum ki varoş bir yer sayılabilir oturduğum yer. burada bile fiyatlar inanılmaz marketlerde. artık pazara gidiyorum. az alıyorum ama pazardan alıyorum.

kış aylarında kombiyi sürekli kapatıp açmak yerine sürekli olarak düşük sıcaklıkta yanmasını sağla. uykudan önce bilgisayar televizyon modem v.s. bütün aletlerin fişini çek. bir de biraz zahmetle semt pazarlarından alışveriş yapmak inanılmaz ekonomik

Aramızda hala tıraş olurken veya bulaşık yıkarken suyu açık tutan hayvanlar var. Sadece onları "eğiterek" bile büyük oranda tasarruf yapmış olacağız.

oturmadıgım odalarda petekleri kapatıyorum, oturdugum odanın kapısı kapatıyorum. alışverişi toptan yapıyorum , aylık yemek listesi oluşturup ona göre pazar ve market alışverişi şekilleniyor ( listeye harfiyen uymuyoruz tabiki... )

alışverişi haftalık yapıp, pazardan yapıyoruz. hem daha ucuz hem daha sağlıklı. bir sürü de alternatif çıkıyor. kahvaltıda ekşimik yapmak olsun, çeşit çeşit meyve salatası olsun vs.. 1 hafta sonunda alınan her şey bitmiş, karınlar doymuş oluyor. gırtlaktan pek kısmıyoruz ama yeteri kadar da sebzesi meyvesi yiyoruz. oturulmayan odalarda petekleri genelde kapatıyoruz. o an bulunulmayan odalardaki ışıklar mutlaka söndürülüyor. diş fırçalarken gereksiz suyu kapatıyoruz. ve daha bunun gibi şeyler.

tasarrufu cevreyi de dusunerek yapiyorum.

ampullerin hepsini led yapmak
camasiri elektrigin en ucuz oldugu cmt-pazar gunu yikamak
mumkunse her yere araba yerine bisikletle gitmek
evde isiyi artirip t-shirt'le gezmek yerine, 22 derecede tutup daha makul giyinmek
bulasigi fosur fosur suyla yikamak yerine minimum suyla durulamak da ayni kapiya cikiyormus
kucuk tasarrufun alasi: yumurtayi fokur fokur suda kaynatmak yerine, kapak kapatarak, max yarim su bardagi suyla haslamak
deterjani konsantre olanlardan (amway gibi) secmek

Bende de bunlar var

eksiduyu.ru

ahah modemin fişini çekmek neymiş ya, 7/24 açık kalsa bile yakacağı 1 lira.

@bobinhoo tasarrufu sadece fatura olarak goruyorsan zaten sana anlatilabilecek bisey yok

Belki fişten çekmekten kastınız odur ama gerçek anlamda fişten çekiyorsanız onun yerine üzerinde açma kapama düğmesi olan prizlerden almanızı tavsiye ederim, uğraşmazsınız fiş çekmekle.

modem, evde değilsek bizde de kapatılır.
içinde bulunmadığımız odanın ışığını kapalı tutuyoruz.
2 veya daha fazla gün, eve uğramayacaksak da, eloktronik cihazların fişini çekiyoruz.

kagit havlu yerine normal havlu kullanmak
selpak yerine mendil kullanmak :)

@bobinhoo peki dogayi dusunuyor musun? Tasarruf derken sirf ekonomi dusunulmuyor olabilir. Ornegin yemek atmak istemezsin, sorun para degil yemegin kolay elde edilemeyen bir sey olmasidir.

Bizim burdaki pazarlar daha pahali :/ bi marulcu abilerle biberci amcanin fiyatlari uygun. Meyveler falan marketin 1.5 kati

dis macunu bitince arkasini kesip icinden almaya devam etmek, arkasini ikea mandaliyla kapatmak :) ornek: lifehacker.com
(sıkınca şekli bozulan tuplerden degil kullandigim)

Kimse yazmamış ekleyeyim.Kombiler için termostat kullanmak.

Hiçbi tepki vermezdim. Anlık sinirlenebilirim ama yansıtmam sebep yalnızca tembellik değil ailenizde yaşlı ve ya engelli varsa değil iki kat iki merdiven bile çıkamamalarını mazur görürsünüz

belki yaşlı, hasta, hamile, bebekli birileri var? tembel olduklarından %100 emin misin?
ayrıca tembel olsalar bile kimseyi ilgilendirmez onlar da asansör için aidat veriyor istedikleri gibi kullanırlar.
ben bir tepki vermezdim

Asansör kapısını açıp dakikalarca sohbete dalıp bekletiyolarsa her türlü şikayete hakkınız var. Ama her ne kadar sık da olsa sadece in bin yapıyolarsa yapacak bir şey yok.

6. ve 8. kat için asansörün içindeki ve dışarıdaki çağırma düğmelerini bozarsan kulanamazlar.

asansor nasil surekli mesgul olabilir ki? 2 kat surse surse 10 saniye surer. ayrica 6 ile 8 arasinda bir kat degil 2 kat fark vardir.

benim gibi menüsküs olup basamak çıkması yasak olabilir diye düşünürüm.
hiç ses etmem

asansor merdiven cikmamak icin var. madem o kadar sik cikiyorlar, toplamda epey bir kat eder. siz niye dert ediyorsunuz bu kadar merak ettim.

asansör sürekli meşgul edilmiyorsa, benimle aynı aidatı verdiklerini de düşününce tepki vermem saçma olmaz mı?

O zaman zemin kattaki en az aidatı versin, diğerleri kata göre oranlansın, sen de ona göre carlarsın artık :)

@cevizlikarpuz

1. kattan 8. kata nasıl çıkıp 1. kata nasıl inecekler o zaman ??

kimsenin düğmeyi bozma hakkı yok. @memories'in söylediği gibi asansör kapısını açık tutup meşgul etmedikleri sürece istedikleri gibi kullanabilirler asansörü. Onlar da bakım için aidat içinde parasını veriyorlar.

En basitinden, iyi birer arkadas olabilmek bence. Beraberinde anlasmayi ve iletişimi de getirir cunku.

En önemlisi hangisi dersen bence; karşılıklı güven, birlikte bir takım olabilmek ve samimiyet (3'ü ayrılmaz bir arada o yüzden tek madde evet),

Geri kalan önemli detaylar ise

-Beraber eğlenebilmek, yanında rahat olabilmek, aynı evin içindeyken daraltı gelmemesi ve hiç sıkılmamak,
-Yeri geldiğinde en yakın arkadaşınmış gibi her şeyini paylaşabilmen,
-Hoşuna giden gitmeyen her şeyi dürüstçe karşılıklı olarak orta yolu bularak konuşabilmek, yeri geldiğinde kavga edilse de asla karşındakinin samimiyetinden şüphe duymamak,
-Fiziksel çekim ve hem sosyal hem de ekonomik olarak dengede olmak -->gelir bakımından değil sosyokültürel ve yaşam standartları açısından uçurum olmaması. Aksi takdirde iki taraf birbirine uyum sağlayamıyor.

daha bir sürü detay var şimdi üşendim yazmaya asdasdsads

Ekonomik, sosyal denge +1
Kafaların uyuşması ve sıkılmamak.

Bir zaman sonra gelir eşitliği gelir seviyesi vs gibi konuşarın da önemli olduğunu söylrmişti bi arkadaşım. Sec mec ten uyumu bi zaman sonra bitiyor

"gelir dengesi" sdklfkjsdfjskjdfjksdf. acıyorum size.

bir sürü şey var, en güzeli olması gerekeni söyleyebilecek kadar yakın olmak, içinde tutmamak.

yaptığın bir espriyi açıklamak zorunda kalmamak.

Hayat arkadaşım tahsilsiz olabilir ama benimle Steven Wilson dinliyorsa, Umut Sarıkaya karikatürleri okuyup kahkaha atıyorsa, yatakta da uyumluysak (ten uyumu değil, zevk uyumu, aynı şeylerden zevk almak) gerisini sallamam.

müzik.

hayatının fon müziği o olmalı.

sevgi > saygı > güven > sadakat > iyi vakit geçirmek > seks > ıvır zıvır

5-1 kurali.
yapilan 1 hatali harekete karsilik, 5 dogru hareket varsa, bu iliski korunuyormus.
yani kotu hareketlerin yikici gucu bes kat.
dogru harekete ornek; beraber gulmek, ten temasi, guzel sozler, vs.
kotu harekete ornek; asagilamak icin kullanilan sozler, ..

kadın "saygı" görüyorsa ve "cinsel doyum"a ulaşıyorsa o ilişki her türlü yürür. yoksa yürümez. erkek seviyorsa gerisi çok önemli değildir.

Başta saygı ve güven, bunların temelinde beraber gülüp eğlenebilmek ve ten uyumu seviyeleri birbirine yakın olmalı. Tek başına ortak zevkler, tek başına çok iyi arkadaş olabilmek asla yeterli olmadığı gibi tek başına ten uyumu da en önemli şey değil. bunların dengesi iyi olmalı. Ay ne çok ortak yönümüz var dediğimiz herkesle ömür geçmiyor malesef.

önce karşılıklı sosyal değer ve
sonra karşılıklı fiziksel beğeni. işte seks meks
sonra ortak hayat görüşü.
sonra kalp kırmamayı bilmek.
ve başından sonuna sıfır yalan

kupigometa +1

ek olarak: sağlıklı iletişim kurabilmek. hepimizin muzdarip olduğu ortak konu bu olsa gerek

en önemli şey dünya görüşünün benzer olmasıdır. bir de seks. bu ikisi oldu mu ilişki yürüyor.

herşey çok önemli. her konuda bir denge sağlamak gerek. maddi manevi . sosyal hayat, aile.. bir sürü şey. ortak zevklerden bir hayat kurdunmu gerisi geliyor .

Saygı diyeceğim basit kaçacak ama O'nun senden ayrı bir insan olduğunu kabullenmek, zevkleri, düşünce akışı ve değerlerinin farklı olduğunu kabullenmek. Olduğu şeye izin vermek ve öyle sevmek.

Cinsel çekim ve problem çıkarmayı meziyet saymamak.

bence arkadaşlık, dostluk. sonra ten uyumu.
zaten birlikte gülüp eğlenmek, maddi-manevi sıkıntıları paylaşmak, ortak zevklere sahip olmak vs, bunlar en iyi arkadaşınla paylaştığın şeyler.
en iyi dostun olduğunu düşündüğün birine aynı zamanda duygusal olarak bir şeyler hissetmek, karşındakinin de böyle hissetmesi bence ideal ilişki.

iletişim
sevgi
saygı
sadakat
özveri
görüşlerin uyumu
beraber eğlenebilmek
ten uyumu

huzur.

UNIX paralı bir işletim sistemiydi. Şu anda Berkeley kolu üzerinden gelen GNU/Linux tabanli sistemleri kullaniyoruz. Unix´e giriş yapmanız pek mümkün değil yani:) Komutlar dediğiniz UNIX APIleri sanırım (read, write vs.). Bu komutlar POSIX standardında olduğundan, Ubuntu vb. sistemlerde program yazarken kullanabilirsiniz.

virtualbox kullaniyorum ben, ucretsiz. ubuntu imajini indireceksiniz. virtualbox'da yeni bir sistem olusturup, ubuntu imajini cd'ye yukleyeceksiniz. sistem acilirken cd'de boot edilebilir imaj olarak ubuntuyu gorecek ve kurulum yapabileceksiniz.
siz virtualbox ve ubuntu imajini cekin, sonra burdan sorularinizi sorabilirsiniz.
www.ubuntu.com

Sözlüğe de xxx fare rezaleti diye başlık açtık mı tamamdır bence. Bir şey olmaz, görünen bir şeyin videosunu çekip koymuşsunuz sonuçta. Yasal işlemden korkuyorsanız bana gönderin ben koyarım, yasal sorumluluk bende :D.

en fazla ticari itibar gerekçesiyle dürümcüye sildirirler başlığı. ama o zaman daha da olay olur. sonunda diz çöküp tövbe isterler. restoranın duvarında gezinen fare ne ya, kesinlikle duyur bence sende kalmasın. bu arada videoyu youtube'a yükle evet ama duyurusunu sözlükte yap/yaptır rezalet formatıyla.

fareler duvarda yürüyebiliyor muydu?

koyarsanız haber verin lütfen takip etmek istiyorum bu konuyu.

Tamam o zaman 1 saat içerisinde evdeyim paylaşırım. Sözlük hesabım yok buradan link atarım

birinin ya da bir kurumun ayıbını, bilerek yapmadiklari bir hatasini ortaya dökmeye ne kadar da meyilliyiz.

temizliğe uymazlar, mutfak rezil bir haldedir onu anlarım da bir fareden ne senaryolar dökülüyor ortaya hayret.
bizim içimiz o kadar temiz mi? bu da ayri mesele.

@abdurrahman duyurulara saglam, güzel cevaplar veriyorsun bunu söylemeden geçemeyecegim. ama burada baskasinin ayibinı ortaya dökme konusunda gönüllü olman tuhaf doğrusu.

@erensq06 bence kurum türk olsun yabanci olsun farketmez sil o videoyu.

1adam -1

hakkatten de birilerinin ayıbını ortaya dökmeye ne kadar meyilliyiz. fare dediğin nedir ki? o daha minicik fare abisi, restoran duvarında gezmiş çok mu?
sen o farenin afrikadan bir muz kabuğunda geldiğini bilmiyor musun? bu kadar yüklenmeyin işletmelere ve farelerine.

türcülük yapmayın !!!11

onun yaşama alanı orası tamam mı. ünlü restoranda insan diye yazıyor musunuz????**

__
koy youtube linkini, açalım sözlüğe, destekleyelim.

bunu hafife aldigimi, önemsenmemesi gerektigini belirttigim saniliyor üstte verdigim cevapla. öyle bir sey yok. bunla ilgili yapilacak olan uygulama yanliş. bunu kastediyorum.

yoksa ne demek herkes hakli, özgür. ünlü biri ya da marka olsun farketmez hemen yaymalıyız yani. eğlencelik patlamış mısır da lazım. evet (!)

duvarda dediğinize göre bahçede yemek yediniz büyük ihtimal.Restorantın bahçesinde gezinen bir fareye adamların yapabileceği bir şey yok bence(olasılık üzerimden yorum yaptım)

bunun ifşa olması, oranın denetlenmesini sağlar eğer gerçekten de temiz ve bunun ifşa olmasını gerektirmeyecek bir yerse zaten denetimlerden alnının akıyla çıkar. yok aksi bir durum söz konusuysa insanların sağlığını tehdit eden bir durumu duyurmamak suçtur.

arkadaşlar mevzu türkçülük değil bir aile dükkanı olsa mesela ekmek kapısı oldugu için atılmaz ama koskoca pizzacı zinciri kızılay avmnin altındaki hergün binlerce insanın yemek yediği Sbarro alın ifşa , fare de zararsız diyorsanız gidip artık sürekli ordan yiyin. Geçmişte fare yüzünden sıtma hastalıgına az insan mı yakalandı?


Buyrun link: www.youtube.com

linç başladı mı sözlükte, fıstığımı alıp, fareyi savunarak pizzacıyı lince koşcam.

sözlükte başlık açan link atsın :)

en ünlü restoran derken? bildiğin kızılay avm burası. buradan baya yemek yemişimdir mecburiyetten ve totalde eminim bir büyük fındık faresi yemişimdir. normal yani öyle bi yerde bence.

fare besleyen pizzzacı çok şeker gibi atarsanız bişey olmaz sanki :)

proletarier aller lander vereinigt eucH
Ee bu onu ünlü yapmaz mı?

kesin israil'in isidir, hatta rusya da yardim etmistir.
yazik harcadiginiz vakte.

kendi arkadaşlarıma sordum maaş kartını eline veren de var daha az aldığını söyleyip bununla ailesine yardım eden de borçlarını ödeyen de..

bence eninde sonunda bilecek. sen para kacirmiyorum desen de bir sorgulama olacak. Ben olsam hic girmezdim bu islere.

Bence zammı da söyle, biriktirmek istediğini de söyle.

Yalan kötüdür. Birikim yapmak iyidir.

Daha iyisi aldığın zam eğer yeterliyse örneğin 1-2 yıl içerisinde ödeyebileceğin bir yatırım yap. Yazlık olur, küçük bir arsa olur.

Çarçur olmasın.

yalan kötüdür.


ben kendi adıma böyle bir şeyi öğrensem çok kırılırdım.
eşini kırma.

Eşim maaşımı geçtim, ayda kaç para nakit harcadığımı bile bilir.
Ben de onun ne kadar harcadığını.. Gelirlerimizi tek elde (ben) toplayıp bankaya yatırırız, ardından ay sonunda nakit harcamalar ve kredi kartlarını düşüp birikimizi hesaplarız.
İyi niyetli bile olsa sanki bir süre sonra sorun çıkartabilecek bir durum gibi sizinki..
Güven meselesi..